Büyük Derbent’te huzursuzluk devam ediyor…


Azınlıkça 41
Kasım 2008

Aydın Bostancı
bostanciaydin@yahoo.com

Bundan birkaç sayı evvel Büyük Derbent köyünün uzun bir süredir, özellikle de Hara Nikopulu sorunu nedeniyle, hemen hemen her hafta gerek azınlık basını gerekse çoğunluk basını olmak üzere ülke gündeminden düşmediğini yazmıştım. Soruna ilişkin öğrenci velilerinin isteklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle günden güne büyüyen sorun ve köyde meydana getirilen psikolojik rahatsızlık had safhaya ulaşmış durumda.
Hara Nikopoulou olayı öyle bir hâl aldı ki, tam olarak sorunun başı ile sonunu tespit edebilmek neredeyse imkansız duruma geldi. Her iki tarafın da uç eylemleri ve hareketleri yüzünden köy ortamı gerildikçe gerildi ve artık bu olay okul sorunu olmaktan çıkıp toplumsal bir boyut kazandı. Hatta öyle ki, bu sorun köyde Alevî-Sünnî ayrışması gibi tehlikeli boyutlara taşındı.
Öte yandan sorunun getirildiği boyutlar nedeniyle köylünün birbirleri arasındaki insanî ve komşuluk ilişkileri bozularak köyde ciddi bir huzursuzluk ve rahatsızlık söz konusu. Bugün olayların getirildiği noktaya bakıldığında meselenin sadece köylüyle sorunu olan bir Yunanlı öğretmenin, okul velileri tarafından uzaklaştırılmak istenmesi olarak değerlendirilemez. Köydeki bu huzursuzluk ve ayrışmaya götüren sebepler incelendiğinde, gerek H. Nikopoulou’nun uç ve fanatik söylem ve eylemleri, gerekse okuldan gitmesini talep eden öğrenci velilerinin bazı hareketleri ve bu yönde okul ile alâkası olmayan köylülere bile uyguladıkları kabul edilemez uygulamalar, sorunun bugünkü duruma gelmesine neden oldu.
Okul ile alakası olmayan köylüler bile Hara Nikopoulou sorununa bulaştırılarak köy “Hara taraftarları” ve “Hara karşıtları” diye ikiye bölündü; üstelik buna Alevî-Sünnî ayrışması varmış görüntüsü verilerek. Olayların bir öğretmen sorunundan çıkıp telâfisi mümkün olmayan mezhepsel ayrışmalara gittiği tehlikesi gözardı edilerek. Belki bazıları H. Nikopoulou’nun tam da bu ayrışmayı amaçladığını söyleyebilir. Fakat köylü arasında oluşturulan bu ayrışma sadece bayan Nikopoulou’nun uç söylem ve eylemlerinden kaynaklanmamaktadır. Köylü arasında da bazı kişilerin fevkalâde yanlış ve gereksiz hareketleri, okul ile alakası olmayan yaşlı başlı köylülerin bile bu işe karıştırılması, okula çocuklarını gönderenlerin yanısıra, öğrenci velisi olmayan köylülere de uygulanan bazı eylem ve yaptırımlar, köy insanları arasında derin uçurumlar açmış, komşuluk ilişkileri zedelenmiştir. Bir de buna Alevî-Sünnî ayrışması varmış gibi görüntü verilmesi olayın ne derece tehlikeli boyutlara ulaştığını anlamamıza yetmektedir. Bu gibi toplumsal sorunlar karşısında köyün ileri gelenlerinin rolü ve önemi ise çok büyüktür.
Büyük Derbent köyünde adettir, her yıl Ramazan davulu otuz gün boyunca sahurda gezer; bayram günü ise bütün köy çocukları bayram davulu eşliğinde köylünün bütün evleri ziyaret edilir; maniler eşliğinde davulculara ve çocuklara bayram hediyeleri ve şekerler dağıtılır. Fakat bu yıl maalesef, iddia edildiği üzere, mütevelli heyetinin kararıyla bayram davulu okula çocuklarını gönderenlerin evlerini gezmemiş, hatta öğrenci velisi olmayan, yaşlı başlı, fakat Hara Nikopoulou’yu “destekledikleri” iddiası öne sürülerek, bazı köylünün evlerine bile davulun gitmesine engel olunmuştur. Bayramın ilk günü davulun köydeki bazı evlere gitmeyeceği ve ortalıkta bir isim listesinin dolaştığı duyulunca, buna tepki amacıyla cami mütevelli heyetinden istifa edenler olmuş. Âdet üzere her zaman bayramın ilk günü gezen davul gezmemiş, fakat ikinci gün bayram davulu gezdirilerek bazı köylüye gözdağı verilmek istenircesine okula çocuklarını gönderenlerin yanısıra, okul ile alakası olmayan bazı köylünün de evlerine davul götürülmemiştir. Söz konusu durumu köyde din görevlisi olan Abdürrahim Kuru’ya sorduğumda, olaydan “haberdar olmadığını”, fakat bunu cami mütevelli heyeti başkanına sormam gerektiğini belirtmişti. Ben de mütevelli heyeti başkanına olayı sorduğumda, mütevelli heyetinin böyle bir karar aldığını, bu kararı alırken sadece okula çocuklarını gönderenlerin değil, Hara Nikopulu’ya destek verdikleri görülen insanların da evlerine davul götürülmemesinin kararlaştırıldığını belirtmiştir. Mütevelli Heyetinden bazı üyelere başvurduğumda ise, ne gariptir, çocuk velisi olmayan bazı kimselerin evlerine davulun götürülmemesi kararından haberi olmadıklarını belirtmişlerdir. Görüldüğü üzere, Hara Nikopoulou sorunu köylüler arasında ciddi huzursuzluklara neden olmuştur. Yetkili makamlar köylü arasındaki bu huzursuzluğu ve rahatsızlığı ortadan kaldırmak için gerekli bütün önlem ve girişimleri bir an önce almalıdırlar. Sorun görmezlikten gelinerek çözümlenemez.
Öte yandan burada vurgulanması gereken önemli bir nokta var ki, o da köyün önde gelen kişilerinin köylüye örnek teşkil edecek söz ve davranışlar içerisinde bulunmaları gerektiğidir. Bunun tersi gerçekleşirse, olaylar içinden çıkılamaz bir hâl alır. Hara Nikopoulou olayı bir öğretmen sorunudur ve bu sorunun çözümü öğrenci velileri ve yetkili makamlar arasında gerçekleşmelidir. Öğretmen sorununun okul ile alakası olmayan köylülere yansıtılması, hele hele bu insanlara yönelik yaptırım eylemlerine gidilmesi, Alevî-Sünnî ayrışması varmış gibi gösterilmesi, son derece yanlış ve tehlikelidir.
Şimdilik Hara Nikopoulou’nun okulda görevini sürdürmesine göz yuman yetkililer, yarın öbür gün okuldan ayrılması kararını da alabilir. Peki Hara Nikopoulu gittikten sonra köylü arasında oluşturulan ayrışma ve zedelenen komşuluk ilişkileri kolay kolay telâfi edilebilecek midir? Bunu herkesin, özellikle de köydeki bazı sorumlu kişilerin iyi düşünmesi ve bunun muhasebesini etraflıca yapmaları gerekmektedir.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bnce bunlardan bı cogunu abdurrahım kuruya protesto gıbı yazılması ve davulun sadece okulla alekası olmaya sadece bı kısıye gıtmemıstır oda muallımdır bunların yarısı yalan aydın bostancı

Adsız dedi ki...

Aydin Bostanci'nin yazisinda iddia edildigi gibi her hangi yalan ve yanlis oldugunu dusunmuyorum davul koy muallimini yanisira yetmis yasini asmis olan Selim Ahmet ve benzeri koylunun evine de gitmemistir butun bunlari biliyoruz bu karisiklarlarda Abdurrahim Kuru'nun ve amcasi Abdul Kurunun'da buyuk sorumlulugu vardir