Bir Eleştiri


AZINLIKÇA
SAYI 29
NİSAN 2007
Evren Dede

Sözlük konusu kapsamlı bir çalışmayı gerektiriyor. Toplama, derleme ürünler de bir çalışmanın eseri. Neticede ortada sarfedilen emek var elbette. Amma ve lâkin, daha iyisinin hazırlanabilmesi için eleştirmek, yanlışları belirtmek lazım.
Nedenini bir çok kez anlatarak, Müslüman Çocuklarının Eğitimini Destekleme Programı’nı (Frangudaki Programı) desteklediğimi beyan etmişimdir. Azınlığa yadsınamayacak kadar büyük bir katkısı oldu Program’ın. Program başarılı oldukça Yunanca öğrenmeye olan merakımız arttı. Çocuklarımızın Yunanca’yı daha kolay öğrenmeleri, bize özel Yunanca ders kitaplarının olması bizleri mutlu etti. Programı yöneten ekip tecrübe kazandı, branşında uzman olan insanlar Program sayesinde daha da uzmanlaştı. Neticede sistem olarak kullanışlı, ayağı yere basan, sağlam temellere oturmuş Frangudaki Programı, Yunanca bilmeme garabetimize derman oldu.
Program sayesinde biz de tecrübe kazandık. Yunanca’yı nasıl öğrenmemiz gerektiğini anladık. Bize özel hazırlanan ders kitapları ufkumuzu genişletti. Ufkumuz genişleyince de daha fazlasını, daha güzelini ister olduk. Sanırım daha güzelini isteme adına artık eleştirime geçebilirim.
Program’ın, 6-14 yaş arası Müslüman çocukları için hazırlanmış Yunanca Türkçe bir sözlüğü var efendim. Bir ilk olması hasebiyle övmek lazım hazırlayanları. Gerçekten emek sarfedilmiş. Amma ve lâkin, daha iyisinin hazırlanabilmesi için bir iki küçük eleştiri yapayım.
Sözlüğün 6-14 yaş arası çocuklar için hazırlanmış olması yüzünden sözcüklerin ne etimolojisinden bahsedilmesini ne de bildiğimiz sözlükler ayarında olmasını bekleyemeyiz elbette. Ama sözlüğün kapağında Müslüman Çocuklarının Eğitimini Destekleme Programı yazan, Yunanca öğrenmek isteyen Batıtrakyalı Müslüman Çocuklar için hazırlanan bir sözlükte gayet doğaldır ki, bize ait değerleri görmek isteriz.
Sözlük toplama veya derleme tarzı hazırlandığından teferruat gibi gelen fakat önemli olan bu konu atlanmış. Bunları dört ana başlık altında toplayabiliriz.
A.
Birincisi, sözlükte kelimelerin Yunanca nasıl kullanıldığını gösteren cümleler genelde Müslüman çocukları için hazırlanmamış. Gelişigüzel derleme yapılmış. Sadece göze batan kimi yerde, özenle örnek cümleler seçilmiş. En azından bu benim için iyi niyetli olduklarının göstergesi. Ama yine de yanlışları belirtmeliyim.
Sözcüklerin cümle içerisinde kullanımını gösteren örneklerde en belirgin hata, İslamiyet dışında neredeyse her inancın yer alması. 12 Tanrı’dan örnekler, Hristiyanlıktan örnekler varken Müslümanlık ile ilgili örnek yok sözlükte. İyi ama sözlük Müslüman Çocukları için hazırlandı. Aynı sözcüğü İslâm motifli bir cümle ile anlatamaz mıydık acaba? Sanırım anlatabilirdik, anlatabilmeliyiz. Gözden kaçan bu hata elbette kastî değil. Sanırım bunun nedeni sözlüğü hazırlayanların bilinçaltında sözcükleri böyle görmeleri. Bakınız bunu örneklerle gösterelim:
1-Yunanca “hareketsiz” sözcüğünün karşılığı “ακίνητος” kelimesidir. Sabit duran ne varsa bunu “ακίνητος, -η, -ο” sözcüğüyle ifade edebiliriz. O hâlde, sözlükte “ακίνητος” kelimesinin cümle içerisinde kullanımında dînî tema içermeyen bir örnek kullanabiliriz. Hareketsiz duran sabit olan o kadar çok şey var. Gel gelelim gözden kaçmış bu küçük ayrıntı ve “ακίνητος” kelimesi için kullanılan 2’nci örnek cümlede, “Τα Χριστούγεννα είναι μία ακίνητη γιορτή” denmiş. Sanki hareketsiz başka şey kalmamış gibi.

2- Yunanca “çiftlik” derken “αγρόκτημα” diyoruz. Peki Müslüman çocuklar için hazırlanan bir sözlüğe “çiftlik” sözcüğü için örnek cümle hazırlayacak olsak, acaba kaç Müslüman “İnekler ve domuzlar çiftlik hayvanlarıdır.” diye bir cümle hazırlar acaba? Onca çatışma gerektirmeyen çiftlik hayvanı varken neden çiftlik hayvanı olarak domuz densin, Müslüman çocuklarına örnek verilsin ki? Maalesef bu küçük ayrıntı da gözden kaçmış ve “αγρόκτημα” için kullanılan örnek cümlende “Οι αγελάδες και τα γουρούνια είναι ζώα του αγροκτήματος.” denmiş.
3- Aziz diyeceksen Yunanca “άγιος” diyeceksin. Ama İslâmın da azizleri olduğunu, bunlara da “veli” veya “ermiş” veya “eren” dendiğini bileceksin. Batı Trakya’da bile Müslüman ermişlerinin olduğunu, mezarlarının, türbelerinin olduğunu bileceksin. Maalesef sözlükteki örnek cümlelerde, “Ο Γιώργος γιορτάζει του Αγίου Γεωργίου” ve “Η Αγία Ελένη γιορτάζει στις 21 Μαϊου.” denmiş.
Kılavuz olduğu için sözlük, kılavuz olduğu için Müslüman çocuklara, onları yolun dışına itmemeyi isterim ben. Kınından sıyrılan kılıç gibi keskin, parlak ve hissiz olmamalı. Müslümanları kendi değerleriyle, kendi ermişleriyle Yunanca’ya katmak daha uygun gibi.
B.
1- Sözlüğün hazırlanmasında ikinci sorun Batı Trakya Türkçesinin kullanılmamış olması. Gerçi genelde biz bile farkında değiliz bunun. Ama sözlükse hazırlanan, bize ait olan, yani Batı Trakya Türkçesinin kendine özgü kelimeleri, sözcükleri de yer almalı. Bu kelimeler Türkiye lügatlarında yok. Anadolu lehçesinin barındırmadığı sözcükler bunlar. Türkiyelilerin bilmediği sözcükler bunlar. Ve bu sözcükler bizim hayatımızın birer parçası ve bizim için bir sözlük hazırlanıyorsa görmek isterim bize ait kelimeleri. Batı Trakyaca söylenen kelimeleri sözlüğe koysaydık, “Πεπόνι” kelimesinin Türkçe karşılığına Türkçe sözlüklerde olmayan “düğlek”i de yazardık. Değil mi ki bize hazırlınıyor, “bayın”ından “arıklanmak” sözcüğüne, “atalanmak” tan “senmek”ine, “haydamak”tan “kuvalak”a kadar Batı Trakya’ya ait sözcükler kullanılabilirdi.
2- Bilerek atlanmış, ince düşünülmüş, hassas davranılarak sokulmamış bir kelime var sözlükte. Kaç göz bunu fark etti kim bilir. Ama görmeyen gözler için söyleyeyim: Pomak kelimesi sözlükte yok.
Hatırlatayım, Programın başladığı dönemde 3 Pomakça kelimenin Program yetkililerince kullanılmış olmasına yoğun tepki gösterilmiş ve Program en büyük eleştiriyi bundan almıştı. Anlaşılan sütten ağzı yanan program yetkilileri yoğurdu üfleyerek yemişler sözlükte.
C.
Sözlükte kimi yerlerde resim kullanılarak sözcükler anlatılmak istenmiş. Çocuklar için çok yerinde bir tercih. Fakat Müslümanların ibadet yeri olan cami için Batı Trakya’da bir örneği dahi olmayan bir cami resmedilmiş sözlükte. Batı Trakya’dan bir cami resmedilse daha hoş olurdu. Atina’da oturup Batı Trakya’ya hayatı boyunca hiç gelmemiş biri yapsaydı bu basit hatayı, hiç bahsetmeyebilirdim bile. Kim bilir! Belki de sözlüğe resimleri çizen muhterem hiç gelmedi bizim buralara, görmedi bizim camilerimizi. Hayal etmekle yetindi. Olabilir, olabilir.
D.
Sözlükte kullanılan Türkçe karşılıklar bazı yerlerde yanlış. Hem kimi yerde ise kelimenin Türkçe karşılığı yok. Bunun yerine örnek cümlenin tamamı tercüme edilerek anlam aktarılmaya çalışılmış. Oysa aynı kelimenin hem başka anlamları, farklı karşılıkları var, hem de cümlenin Türkçe çevirisi yetersiz. Kafa karıştırıyor çoğu yerde. Üstelik kelimelerin yan kullanımları, deyimler vb. kelimenin asıl anlamı olmadığının üstüne basarak belirtilmeliydi. Birbirine zıt iki anlamı (Hem beyaz hem siyah) bir kelime ifade edemez! Olsa olsa yandan çarklı anlamı olur zıttı. Örneklendireyim:
1-Yunanca sade diyeceksen ya “απλός”, ya da “σκέτος” (–η-ο) diyeceksin. Kullanım yerleri ikisinin de farklı. Kahveyi sade içeceksen “σκέτος” sözcüğünü kullanacaksın. Sade kahve, sadedir efendim.
Ne yazık ki, sözlüğü hazırlayanlar “σκέτος” sözcüğünün ikinci örnek cümlesinin Türkçe tercüme kısmında “çok şeker şey” demişler kelimenin anlamına. Doğru cümlenin kullanımı bunu gerektiriyor. Yandan çarklı bir cümle olduğu için ben de yandan çarklı anlatayım sizlere ve şöyle diyeyim: “Çocuğun katıksız şeker mübarek!” diyerek örnek cümlede çocuğun çok tatlı olduğu ifade ediliyor. İşte açıklamaya çalıştığım örnek cümlenin Yunancası: “Το μορώ σου είναι σκέτη γλύκα!” Ama burada kullanılan “σκέτος” sözcüğünün gerçek anlamı “çok şeker şey” değil ki! Edebiyat parçalayacaksan “katıksız” diyebilirsin “σκέτος”un buradaki karşılığına. Hem çocuk sormaz mı, “Σκέτος” şimdi sade mi, yoksa çok şeker şey mi diye? İzah yapmadan hem sade, hem çok şeker denirse kafa karıştırır. Ve karıştırıyor.
Sözlükte yandan çarklı anlamlar mutlaka tam tercüme edilmeli ve bunun kelimenin asıl anlamı olmadığı belirtilmeliydi. Kafa karıştırıyor bu yaklaşım. Çocukların anlamasını da zorlaştırıyor. Üstelik sözlükte “απλός” sözcüğünün Türkçe karşılıklarından en önde geleninin “sade” olduğu da belirtilmemiş. Basit ve sıradan denmiş “απλός”a. Niye ki? Sade olan her şey basit ve sıradan mı? Maalesef sözlükte kelimelerin Türkçe karşılıkları eksik ve doyurucu değil.
2- Şimdi bahsedeceğim örnek iki yönden ilgi çekici.
Türkçe’de yerine yeni öz Türkçe kelime türetilememiş pek çok sözcük vardır. Bunlardan biri de meskûn sözcüğüdür. Daha anlaşılır dille ifade edeyim: İkâmet etmek. Gerçi ikâmet etmek de öz Türkçe değil. Ama hâlâ geçerli. Türkiyeliler muhtardan hâlâ ikâmetgâh çıkardıklarına göre en kullanışlı olan kelime: ikâmet ve türevleri son tahlilde. Halk arasında “Nerede oturuyorsun?” diye sorulduğunda çıkarılabilecek bir anlamı da, “Nerede ikâmet ediyorsun?” anlamıdır. Buraya kadar anlaşıldığını varsayarak sözlüğe döneyim.
“Κατοικούμαι” sözcüğünün Türkçe karşılığı ikâmet edilmektir. Meskûn olmak da diyebiliriz elbette. Fakat maalesef sözlükte “Κατοικούμαι” sözcüğünün Türkçe karşılığında ikâmet etmek kelimesi yok. Seçilen karşılıklar anlamayı zorlaştırıyor. Verilen 2’nci örnek cümlenin Türkçe çevirisi ise yanlış. Örnek cümlenin Yunancası “Το νησί αυτό δεν είναι κατοικημένο.” Türkçe çevirisi ise, “adada kimse yaşamıyor.” Oysa tam tercümesi “Bu ada meskûn değildir” olmalıydı. Daha anlaşılır ifade edersek “Bu adada kimse ikâmet etmiyor” veya “Bu adada kimse oturmuyor” denebilirdi. İkamet edilmemesini, yaşamıyor diye tercüme etmek çok yavan kaçıyor. Üstelik yaşamak sözcüğünün karşılığı “κατοικούμαι” değil ki!
Program’ın hazırladığı sözlük ile ilgili çok daha teferruatlı bir çalışmam var. Uzun, sıkıcı, yarım ve Azınlıkça’da yayımlanabilecek durumda değil. Sözlüklere karşı kişisel merakım neden oldu bu çalışmama. Bitiremedim henüz. Çalışmamın geneli yukarıda örneklendirdiğim şekilde. Sadece daha ayrıntılı. Oradan aktardım sizlere bu örnekleri. Ne diyeyim ki, rüyalarla dolu bir sözlük canımı çok sıkıyor. Rüyalarla ve beklemediğim hatalarla. Kafayı bulanıklaştırıyor bu tür sözlükler. Sanki yarı uykuda derlenmiş izlenimini veriyor. Ama olsun. Hatalar uyardıkça düzelir. Ben de uyarıyorum; hatalar tekerrür etmesin diye. Hem hafiften eleştiriyorum diye sözlük sorumluları kızmasın, daha iyisini istiyorum; o kadar.

AZINLIKÇA
SAYI 29
NİSAN 2007

0 yorum: