Batı Trakya’da 150’likler -I-


Azınlıkça
Sayı:44
Şubat 2009

Evren Dede
evrendede@gmail.com


Makaleyi Azınlıkça'da yayımlanan şekliyle PDF formatında okumak için
TUŞLAYINIZ

1924’te Türkiye Büyük Millet Meclisi, 150 kişinin Türk vatandaşlığından çıkarılmaları ve yurtdışına sürülmeleri kararını aldığında, 150’liklerden bir kısmı zaten Batı Trakya’ya yerleşmiş durumdaydı. Ankara’ya muhalefet eden pek çok kişi savaşın sonu yaklaştıkça ve Lozan Antlaşması sürecini beklemeden Türkiye’yi terketmiş ve bölgeyi uğrak yeri olarak kullanmaya başlamıştır.

Batı Trakya bölgesindeki Müslüman ahalinin varlığı, özellikle Ankara hükümetinin yürüttüğü mücadeleye karşı çıkmış veya mücadeleye katkısı olsa bile savaş sırasında çeşitli nedenlerden dolayı Mustafa Kemal Paşa ve kadrosuyla çatışmaya sürüklenmiş kişilerin bölgeyi tercih etmesinde önemli rol oynamıştır. Dolayısıyla gerek 150’likler içerisinde gerekse diğer muhalifler Batı Trakya’nın Osmanlı dönemini çağrıştıran havasına kapılmış ve buraya yerleşmeye karar vermiştir.

1927 yılında Gümülcine’de konsolos olarak görev yapan, daha sonraları politikaya atılarak 9'uncu dönem Samsun milletvekili olan Firuz Kesim bu konuda şunları anlatmaktadır: “Batı Trakya’nın merkezi Gümülcine’de konsolos bulunduğum sırada Gümülcine adeta bir 150’likler yuvası halinde idi. Burada 150’liklerin yarısı demek olan 75’ten fazlası bulunduğu gibi, bir sürü de politika firarisi ve Türkiye’den göçmüş Rumlar vardı. Bunları takip etmek, tutum ve davranışları ile sıkı bir biçimde ilgilenmek esas görevlerimin başında geliyordu.”1

Firuz Kesim’in 150’liklerden Batı Trakya’da 75’in üzerinde bir sayının bulunduğu ile ilgili beyanı abartı olsa gerekir. Herhalde 150’liklerin siyasî alandaki yoğun faaliyetlerinden dolayı onları 75 kişi ve üzerinde sanmış olmalıdır.

150’liklerin kendi çıkardıkları gazeteler dışında, Batı Trakya’da onlarla ilgili kayıt veya bilgi neredeyse yok denecek kadar azdır. Hangi işlerle meşgul oldukları, bunlarla beraber gelen diğer kişilerin kimler olduğu, bölgedeki Müslümanlara etkileri, Ankara hükümetiyle olan sürtüşmeleri ve diğer konularda yeterli arşiv belgesi bulunmamaktadır. Bütün bu zorluklara rağmen, daha çok genel ifadelerle ve “hain” olarak anılan 150’liklerden Batı Trakya’ya 13, Doğu Makedonya’ya 2 ve Yunanistan’ın diğer bölgelerine kesin olmamakla birlikte 15 kişinin yerleştiğini biliyoruz.

150’likler listesindeki en önemli şahıslardan birisi de hiç şüphesiz şeyhülislam Mustafa Sabri Efendidir ve Batı Trakya’ya gelenler arasında bulunmaktadır. Başta Mustafa Sabri olmak üzere, 150’liklerden Batı Trakya’ya gelen ve yerleşenlerin siyasî ve dinî faaliyetlerine devam etmeleri, Türkiye Cumhuriyeti için ciddi bir sorun olur. Yurt içinde muhaliflerin sesleri Kürtler haricinde neredeyse tükenme noktasına geldiği bir süreçte, Batı Trakya’daki muhalif seslerin artması ve hatta Türkiye içerisinde bile taraftar bulması Ankara hükümetini zor duruma düşürür. Bu yüzden de Mustafa Kemal Atatürk, Venizelos’la yapılan görüşmelerde bu konuya ayrıca önem vermiş ve Venizolas’la yapılan anlaşma sayesinde Batı Trakya’daki 150’liklerin muhalif tutumu ortadan kaldırılabilmiştir. Venizelos’a 150’liklerin Yunanistan’dan çıkarılması talebini İsmet İnönü iletir. Venizelos, Türk hükümetiyle yapılan anlaşma çerçevesinde Batı Trakya’daki 150’likleri 1931’de bölgeden uzaklaştırır.

Batı Trakya’ya gelen 150’likler:
1. Sabık Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi
2. Gümülcineli İsmail Hakkı
3. Aziz Nuri
4. Eskişehirli Safer Hoca (Hızır Hoca)
5. Namın Bey (Namık Bey)
6. Nedim Bey
7. İbrahim Sabri (Mustafa Sabri Efendinin oğlu)
8. Süngülü Çerkez Davut
9. Tuzakçı Yusuf Ali Remzi
10. Keçelerli Topal Ömeroğlu İdris
11. Keçelerli Abdüllaloğlu Deli Kasım.2
12. Kuvay-ı İnzibatiye mensubu Çopur İsmail Hakkı
13. İzmir kadı müşavir-i sabıkı Ahmet Asım3

150’likler listesinde bulunan bu 13 kişi Batı Trakya’nın çeşitli bölgelerine yerleşirler. Kimisi tüccar, kimisi gazeteci, kimisi yazar, kimisi azınlık okullarında öğretmen, kimisi cemaat idarelerinde görevli ve kimisi de imam olarak sosyal hayatta yerini alır. Sırasıyla gidecek olursak, 13 kişinin Batı Trakya’daki yerleşim yerleri, meslekleri ve faaliyetleri şöyledir:

1. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi
150’liklerle ilgili kanunun çıkmasından iki yıl önce, 1922’de Osmanlı Meclisi sabık milletvekili ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ve ailesi Batı Trakya’ya gelirler. İskeçe (Xanthi) iline yerleşen Mustafa Sabri Efendi, dinî ve siyasî çalışmalarına kaldığı yerden devam eder.

Özellikle Türkiye’de hilafetin kaldırılması (1924), medrese ve zaviyelerin kapatılması (1925), şapka kanunu (1925), medeni hukukla birlikte laikleşme (1926), harf devrimi (1928) ve Ankara hükümetince yürütülen benzer reformist uygulamalar, Şeyhülislam’ın Batı Trakya’daki taraftar sayısının artmasına doğal yoldan katılımı sağlayan bir sürece dönüşür. Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin etrafındaki destekçilerin her geçen gün artması sonucunda, Batı Trakya’daki muhaliflerin sesi gayet gür çıkmaya başlar. (Hatta sesleri o denli gür çıkar ki, sonundaTürkiye bunların Yunanistan’dan da çıkarılmalarını talep eder.)

Sabık Şeyhülislam, birçok başka gazete dışında, özellikle 1927’de yayımlanmaya başlayan ve sorumlu müdürlüğünü Hasan Fehim’in yaptığı Yarın gazetesinde Türkiye’nin laik rejimini eleştirir ve din uleması olarak fetvalar çıkarır. Mustafa Sabri’nin etkisini azaltabilmek amacıyla 1930 yılında İstanbul’da aynı adı taşıyan kemalist görüşlü bir gazete bile çıkarılır.4 A. Yordanoğlu’nun bu konudaki yorumu, İstanbul kökenli Yarın’daki yazıların Mustafa Sabri Efendi’ye ait olduğunu Müslümanların sanmaları yüzünden Şeyhülislamın kendi gazetesinin ismini değiştirdiği ve gazeteye Peyam-ı İslam5 adını verdiği şeklindedir.6

Bu tespitinin doğru olabileceğini kabul etsek bile, Mustafa Sabri Efendi’nin, gazetenin ismini değiştirmesindeki asıl sebebin başka bir nedenle olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü Yarın gazetesi, Türkiye aleyhinde yayınlarda bulunduğu için Türkiye Dahiliye Vekaleti’nin 25.08.1930 tarih ve 4053/172 numaralı tezkeresiyle yapılan teklifi üzerine Bakanlar Kurulu, adı geçen gazetenin Türkiye’ye girişini 08.10.1930 tarih ve 9993 sayılı kararıyla yasaklamıştır. Dolayısıyla Mustafa Sabri Efendi’nin gazetenin isim değişikliği konusundaki kararına bu yasaklamanın neden olduğu söylenebilir.

Mustafa Sabri Efendi’nin yazılarında ünvan olarak “Şeyhülislam” sıfatını kullanmasından ve ayrıca “Halifelik” başlığıyla Yarın gazetesinde makaleler yayımlanmasından rahatsız olan Türkiye’nin, Yunanistan’a bu konuda tavır takınmasını istediğini de ayrıca belirtmek gerekir. Bu konuda Yunan idaresi 23 Aralık 1927’de bir emir göndererek, Mustafa Sabri Efendi’den “Halifelik” başlığı ile yazı yazmamasını bildirir.7 Şeyhülislam Mustafa Sabri, 9 Ocak 1928 tarihli Yarın gazetesinde neşredilen yazıda denildiği şekliyle, İskeçe bölge komutan yardımcısına Türk-Yunan dostluğu uğruna basın özgürlüğüne darbe vurulduğunu söyler. Mustafa Sabri hatta şu yorumu yapar, “Şeyhülislamın yazılarından Ankara, Ankara’dan ise Yunanistan korkmaktadır!”8

Mustafa Sabri Efendi’nin Yarın Gazetesi’ndeki yazılarında Türkiye’deki yeni laik rejim yüzünden Müslümanların dinden çıktığını belirttiği ve Batı Trakya’da bir hilafet müessesesinin derhal kurulması gerektiğini belirten görüşlerinin bu yasaklamaya neden olduğu hesaplanmalıdır. Çünkü o dönemde Batı Trakya’da sabık Şeyhülislam’ı da içine alarak kurulacak bir hilafet, Türkiye Cumhuriyeti açısından ciddi bir tehlike anlamı taşımaktadır ve bu yüzden Yunan devletiyle yapılan ikili görüşmeler neticesinde, Trakya Genel İdaresi Bakanı, Mustafa Sabri Efendi’den yazılarında İslam’da halifeliğin yeri ve gerekliliğini avunan yazı dizisindeki “Hilafet” başlığını kullanmamasını emretmiştir. Buna rağmen Mustafa Sabri başlığı değiştirmez ve “İslam’da imameti kübra, yani Halife-i muazzama-i İslamiyye” başlığını makalelerinden çıkarmaz. Yarın gazetesinde aynı başlıkla tefrika etmeye devam edilir; ta ki 1930’da gazete kapanana kadar.

Sabık Şeyhülislamın iaşe sorunu ise İskeçe’deki evkaf idaresi tarafından memuriyet tahsis edilerek hallolunulur.9

Mustafa Sabri Efendi, Yunan hükümetinin 150’likler hakkında Batı Trakya’yı terketmeleri ile ilgili kararı sonrasında 1931’de Patra’ya yerleşir. Bölgede Batı Trakya’daki ortamı bulamaz. Sadece Hristiyanlardan oluşan bir beldede durmanın anlamsız olduğunu düşünerek ailesiyle birlikte Mısır’a gider.

22 yaşındayken Fatih Camii’nde ders vermeye başlayan, II. Abdülhamid’in katıldığı “huzur” derslerine 16 yıl boyunca devam eden, padişahın kütüphaneciliğini yapan, 1908’de memleketi Tokat’tan milletvekili seçilen, Cemiyet-i İlmiye-i İslamiye’nin “Beyanü’l Hak” adlı dergisinin başyazarlığını yapan, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne muhalifliğinden dolayı yurdunu terk etmek zorunda kalan, İstanbul’a geri dönen, 1922’de tekrar yurdunu terk eden ve Batı Trakya’ya yerleşen, Trakya’da Yarın ve Peyam-ı İslam gazetelerinde başyazarlık yapan, 150’likler hakkındaki kararla 9 yıl kaldığı Batı Trakya’dan uzaklaştılarak Patra’ya yerleşen ve sonunda Mısır’a giden Mustafa Sabri, 1938’de Türkiye 150’likleri affettiğinde vatanına geri dönmez. 1954 yılında Kahire’de hayata veda eder.

Devam edecek...

1. Kamil Erdeha, 150’likler yahut Milli Mücadele’nin Muhasebesi, Tekin Yayınevi, 1998, s.123
2. Listedeki ilk 11 kişi için Α.Υ.Ε. 1931/Β/37/ΙΙ/.
3. 12 ve 13 numaraları isimler için Α.Υ.Ε. 1928/Β/37.
4. Nathanail M. Panagiotidis, Müslüman Azınlık ve Millî Bilinç, Aleksandroupoli, 1995, s.148
5. Peyam-ı İslam gazetesi, 27 Rabiülahir 1349’da (21 Eylül 1930) yayın hayatına başladı.
6. A. Iordanoglou, Lozan’dan günümüze Batı Trakya Müslüman Azınlığının Basın Tarihi, Imxa, Sayı:3, 1989, s.222
7. Trakya Genel İdaresi, Protokol No: 1572/23-12-1927
8. Yarın gazetesi, 09.01.1928
9. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=266

0 yorum: