
Azınlıkça 43
Ocak 09
Evren Dede
evrendede@gmail.com
Eskiden İstanbul Ermeni azınlığı da içine kapanık bir toplumdu. Sadece Ermenice yayınlanan gazeteleri ve içe dönük yapıları nedeniyle Türklerle ilişkileri kişisel olmaktan öte geçemiyordu. Gerçi çoğunluk itibarıyla evlerinde anadil olarak Türkçe kullanıyorlar, Ermeni azınlık okulları yerine özel okulları tercih ediyorlar ve Türk toplumunun içerisinde kolay kolay ayırt edilemiyorlardı. Fakat basın alanında Ermeni azınlığını sadece Ermenice yayımlanan gazetelerle götürüyorlardı, ta ki Hrant Dink Agos’u kurana kadar…

Tepkiler kolay kolay dinmedi, Ermenice’nin yok olmaya yüz tuttuğu bir süreçte Türkiye Ermenileri Hrant’ın yaptığını kolay hazmedemedi. Her ne kadar evlerde Türkçe konuşulsa bile azınlık gazeteleri Ermenice, Rumca olmalıydı…
*
Hiç düşünmez mi insanlar acaba Hrant Dink’i bunca Türk neden seviyor diye! Üstelik sevilsin düşüncesiyle, o ne Ermeniliğinden ödün vermişti, ne de düşüncelerinden. Peki neden seviliyordu Hrant? Türkler neden cenazesinde bile onu yalnız bırakmamıştı?
Bütün bu soruların cevabı çok basitti aslında; çünkü Hrant Türklere karşı insanın en güzel özelliğini kullanmıştı: DİLİNİ!

Ne enteresandır, bugün İstanbul Ermenileri dendiğinde ilk akla gelen Ermeni Patrikliği değildir, ne de Ermeni Patriği veya Ermenice gazeteler... İlk akla gelen Agos’tur, Hrant Dink’tir, Etyen Mahcupyan’dır, Sevan Nişanyan’dır ve diğer Türkçe makale yazan, kitap çıkaran insanlardır. Onlar doğru olanı yapmışlar, çoğunluk toplumuna dertlerini, sıkıntılarını, duygularını çoğunluk diliyle aktarmışlar. Onları okuyan insanlar Ermenilerin de Türkiye ekonomisi, politikası hakkında yazı yazabileceğini, hatta Türkçe hakkında sözlük çıkarabileceğini görmüş ve imrenerek bakmışlardır.
Benim bile evimdeki lügatler arasında Sevan Nişanyan’ın hazırladığı “Çağdaş Türkçe’nin Etimolojik Sözlüğü” var. Sevan Nişanyan bir Ermeni, Türkçe’nin etimolojik sözlüğünü hazırlayabilecek kadar Türkçe’yi bilen, yani çoğunluk diline vakıf bir Ermeni. Türk’üm diyen ama Türkçe’yi düzgün konuşamayan, imla hatası yapmadan üç beş satır karalayamayan nice Türk bilirim ben. Ve Türkçe’yi bu kadar iyi kullanan, yazan Ermeni dostlarımı gördükçe şaşarım hâlimize. Ne yalan söyleyeyim, gurur duyuyorum Hrant Dink’le ve diğer Türkçe makale yazan Ermenilerle. Çünkü onlar bizim yapamadığımız şeyi yapıyorlar: Çoğunluk dilinde seslerini duyuruyorlar.
*
Bizden de Hrantlar, Etyenler, Sevanlar çıkar mı acaba? Bizden de birisi Atina basınında hiç değilse haftada bir defa olsun yazı karalayabilir mi veya Yunanca azınlık gazetesi çıkarabilir mi acaba?
Sakın kimse bana Türkçe’nin Batı Trakya’daki öneminden falan bahsetmesin lütfen! Rıza Kırlıdökme gibi Türkçe bilmeyip Türkçe’yi savunanlardan, düzgün iki satır Türkçe yazı yazamayan önde gelenlerden anlayın bunu! Türkçe diye diye batıyoruz!.. Türkçe’yi bilmeyen Türklerle yürüdük Batı Trakya’da bunca yıldır. Ermenice’nin yok olmaya yüz tuttuğu bir süreçte Türkiye Ermenilerinin Hrant’ın yaptığını kolay hazmedemediğini, Agos’u da kolay kabullemediklerini hatırlayın. Fakat sonuçta ne olduğunu unutmayın: Türkiye Ermenilerinin sorunlarına yer veren Agos, bugün Türkiye’de en çok okunan, benim bile yazı yazdığım çok ünlü bir azınlık gazetesi. Türkler, Ermeni azınlığını Türkçe yayımlanan Agos sayesinde, Türkçe makale yazan Ermeni yazarlar sayesinde tanıyor. Biz de bunu örnek alsak fena mı olur! Yunanca sesimizi duyuracak bir köşe yazarına o kadar muhtacız ki…
0 yorum:
Yorum Gönder