Azınlıkça
Sayı 37
Mayıs 2008
Perspektif
Fatih Nazifoglu
fnazifog@yahoo.gr
Fatih Nazifoğlu'nun makalesini PDF FORMATINDA İNDİRMEK İÇİN TUŞLAYIN
Yirmi yıl öncesine bakacak olursak, azınlık gençlerinden, bırakın üniversite mezunu olanları, üniversitede okuyanların sayılarının bile ne kadar düşük olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Fakat, son on yılda bu sayı git gide artmış durumda. Buna bir sebep de – azınlık öğrencilerinin büyük çoğunluğunun Yunanistan veya Türkiye’de yüksek öğrenimlerine devam ettiklerinden yola çıkarak – gerek Yunanistan’da azınlık öğrencileri için üniversiteye girmek için getirilen kontenjanı, gerekse Türkiye’deki üniversitelerde okumak için varolan kontenjanı gösterilebiliriz sanırım.
Üniversiteye girmek için bu kolaylıklar olmasına rağmen – belki de azınlığın en şanslı olduğu konulardan biridir bu – her yıl Batı Trakya’dan yüzlerce öğrencinin üniversiteye girmesine rağmen, şu anda azınlık olarak çıkardığımız mezun sayısı, üniversiteye giernlere bakılarak pek de yüksek değil. Ama, son beş yılda da bu sayının da gün geçtikçe arttığını, azınlığımızın yeni yeni doktorlar, avukatlar, mühendisler v.s çıkardığı da bir gerçek.
Fakat bu yüzdenin daha da artması gerekiyor. Ulaşacağımız nokta, üniversiteye giren her gencimizın muhakkak mezun olarak çıkacağı nokta olması gerekiyor. Bize verilen bu imkanı ve bu kontenjanları çok iyi kullanmamız ve değrelendirmemiz lazım. Üniversiteye girmekle bir şey elde edinilmiyor. Bütün mesele üniversiteye girdikten sonra başlıyor. Maalesef, bazı arkadaşlarımız öğrencilik yıllarında okullarına gereken önemi vermeyip, öğrencilik hayatının güzelliğine ve serbestliğine kapılıp bir süre sonra öğrenimlerine son vermek zorunda kalarak geri dönüyorlar.
O yüzden daha öğrencilik yıllarının ilk anlarından itibaren azınlık öğrencisinin kendisine hedefler koyması lazım. Belki de bir çok gencimizin başarısızlık sebeplerinden biri de öğrencilik hayatıyla ilgili yanlış düşünce tarzı ve hedef, amaç eksikliği. Üniversiteye girdiği andan itibaren düşüncesi “birki yıl sefa sürüp, eh sonra okula da bir ara önem veririz, evdekilere de okul çok zor deriz olur işte” şeklinde olmamalı azınlık öğrencisinin. Veya ünivesite yıllarını, evimizden uzakta 4-5 yıl “tatil hayatı” olarak algılamamalıyız. Daha bir yıl öncesine kadar Selanik’te öğrenci olmamdan dolayı, üzülerek söyleyebilirim ki, bir çok arkadaşımız bu mantıkla hareket etmekteler. Tabiri caizse ipin ucunu baştan daha kaçırmakta, “oyunu” baştan daha kaybetmekteler. Sonra da yaptıkları yanlışın farkına varıp, pişmanlık duymaktalar ama çoğu durumda iş işten geçmiştir zaten.
Üniversiteyi bitirememeyle ilgili, bahsettiğim “hedef koyma”nın yanında daha birçok sebepler vardır kesinlikle, mesela öğrencinin gücüne veya yeteneğine göre doğru okulu seçmemesi gibi. Kısmetse bunlara ilerki yazılarımda değineceğim. Ama, üniversiteye kayıdımızı yaptıktan sonra, bana göre, ilk başta gelen konulardan biridir hedef koyma. İlk hedef okulu bitirmek olmalı.
Artık azınlık gençliği olarak daha da ileri gitmemiz gerekiyor. Azınlık gençliğinin hedefi, bırakın üniversiteyi bitirmeyi, artık Master ve Doktora olmalı! Eğer tıp okuyorsanız, amacınız Batı Trakya’nın, Yunanista’nın, Avrupa’nın en iyi cerrahı en iyi göz doktoru olmak olmalı. Gençlik olarak bize büyük sorumluluklar ve görevler düşüyor. Çıtayı yükseltmenin zamanı geldi, geçiyor bile. Azınlığımızın seviyesi, itibarı ve konumu üniversite mezunları arttıkça, yetiştirdiği bilim adamları çoğaldıkça yükselecektir ancak.
Azınlık gençliğinin hedefi artık Mastır ve Doktora olmalı!
Etiketler: Fatih Nazifoğlu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Batitrakya gencligini anlatan guzel bir yazi olmus,insallah gencligimiz adina yazin aydinlatici ve yol gosterici olur,cunku batitrakya genclerinin boyle yazilara ve nasihatlara ihtiyaci var.Seni tebrik ediyor ve yazilarinin devamini bekliyorum.
Yorum Gönder