Kikloforiako...

Azınlıkça
Sayı: 37
Mayıs 2008

Kubbealtı
Hakan Mümin


Hakan Mümin'in makalesini PDF FORMATINDA İNDİRMEK İÇİN TUŞLAYIN


Bugüne kadar yazmış olduklarım hep eğitim içerikli konulardı. Ancak bu yazımda “okul eğitimi”nden biraz uzaklaşmak istiyorum ve bir çoğumuzun gözardı ettiği başka bir sorunumuza değinmek istiyorum. Yazımın başlığından da anlaşıldığı gibi, bu sorunun adı; “kikloforiako”.
“Kikloforiako (=κυκλοφοριακό)” sözcüğü, Yunanca bir sözcük olup, Türkçe’de dolaşım, trafik anlamına gelmektedir ve yanılmıyorsam Yunanca’da dolaşmak, gezmek, trafiğe çıkmak anlamına gelen “kikloforo (=κυκλοφορώ)” fiilinden türemiştir.
Evet, kikloforiako, trafik ya da bir başka deyişle, dolaşım... Çağdaş yaşamın, büyük kentlerin baş belası olsa gerek. Belediye başkanlarını çıkmaza sürükleyen bir sorun. Hem de acil çözüm gerektiren bir sorun. Bu sorunun büyük şehirlerde kolay kolay çözülemeyeceğinin farkındayım. Ne de olsa yıllarca İstanbul, Adana gibi büyük şehirlerde yaşadım ve Ankara, İzmir, Bursa gibi şehirleri de gördüm. Her taraf araç “kaynıyor”... Durum Yunanistan’da da aynı; Atina, Selanik gibi büyük şehirleri düşünecek olursak. Ancak son yıllarda görülen o ki; sözkonusu “dolaşım problemi” tedavisi olmayan bir “kent hastalığı”na bürünmüş, büyük kent, küçük kent demeden çağdaş insanın yaşamını olumsuz etkilemeye başlamıştır ve bugün de durum “eski tas, eski hamam”...
Bir şehrin yolları, insanın vücudundaki damarlar gibidir. İnsan vücudunda bir damar tıkanınca, o insanı hemen acil ameliyata alırlar ve iyileştirirler. Bir şehrin yolu yada yolları tıkanınca biz ne yapıyoruz?.. Çözüm üreteceğimize, belediye gidip sorunu dile getireceğimize, olduğumuz yerde durmadan korna basarak ses kirliliği yaratıyoruz. Ya da seçimden seçime vaadedilen sözlere kanıp, elimiz kolumuz bağlı çözüm bekliyoruz. “Bekliyoruz” dedim de, hemencecik aklıma, Orhan Veli’nin şu dizeleri geliverdi:

“...

Ömür çok, Bekleriz; Ne çıkar? İlâhi kızılcık!”

Neyse!.. Şairin de dediği gibi zaman çok, bekleriz işte. Zaten işimiz de beklemek değil mi ki?..
Şaka bir yana, 7 Nisan 2008, günlerden Pazartesi şehrimizde “kikloforiako” adı altında bir seminer - panel düzenlendi. Semineri düzenleyen Damon Damianos başkanlığında “Komotini - Nea Epohi”ydi. Katılım ne çoktu, ne de azdı; salonu dolduracak kadar insan bu etkinliği izledi, diyebilirim. Gerçekten “uzman” kişileri dinlemek keyif verici. İnanın oradaki herkes gibi ben de bu etkinlikten en az onlar kadar keyif aldım. Çok hoşuma gitti. Konuşmacılar, Yorgos Patrikios ve Notis Paraskevopulos konuya hakimiyetleriyle beni acayip etkilediler. Birçoğumuzun, özellikle de belediye meclisinin göremediği ya da görmek istemediği çözüm yollarını onlar bize, bu sorunun çözümü “çocuk oyuncağı” kadar basit olduğunu anlattılar, gösterdiler. Yeter ki, “İyi niyetli olalım!” diyerek... “İyi niyet” galiba çağımızda her soruna çözüm getiren “mistik”, bir o kadar da büyüleyici bir sözcük. Özellikle idarecilerin iyi niyetli olmaları (görünmeleri değil), toplumun birçok sıkıntısına derman olacağı kanaatini taşıyanlardanım. “Hatice değil, netice önemli”, bilirsiniz...
Sonra... Konuşmacıların ardından sözü çevreciler, taksiciler, “Thrakas İppeas” (bisikletçiler) ve Perpato (Περπατώ) Derneği aldı. Her kurum ve kuruluşun temsilcileri “kikloforiako” ile ilgili yaşadıkları sorunları dile getirdiler. Hepsi de, yaşadıkları sıkıntılarla ya da günlük hayatta karşılaştıkları zorluklarla küçük bir kentin, yani şehrimizin ne kadar problemli olduğunu anlatıyorlardı aslında. Hayatımızı bu kadar yokuşa sürükleyen nedir?.. Sonra düşündüm de; ben, sen, o... Kısacası biz, kendimiziz. Biz kendimize değer vermeye başladığımızda ancak, bu kurum temcilcilerinin dile getirdikleri “kent sıkıntıları” kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Böyle bir anlayışın oluşması için de yaygın ve örgün eğitimin herşeyden önce iyileştirilmesi gerekmektedir. Birey toplumuna karşı görevini “tam” yaptığı zaman çağdaş kentten söz edebiliriz, ancak. Aksine söz konusu problem ya da problemler bizi her zaman boğacaktır.
Bu 7 Nisan 2008’de yapılan “Kikloforiako” konulu bilgilendirme toplantısında, şehrimizin trafik sorununa karşı alabileceğimiz en sade çözümün bir bişiklet olduğunu anladım ben. Eğer belediye bir şeyler yapamıyorsa konuyla ilgili, o zaman bir bisikletin bu sorunu çözeceğine inanıyorum.
Evet, benim bisikletim var. Havalar da güzel!.. O halde ne bekliyoruz?.. Binin bisikletinize, gidin işinize!.. Dolaşın doyasıya. Ne gerek var, arabaya...
Ha! Şunu da eklemek istiyorum. Şehrimizle ilgili sorunları dile getirecek bilgilendirme toplantıları gibi etkinliklerin yalnız seçim dönemlerinde “seçim yatırımı” olarak yapılmamasını temenni eder, bu tür etkinliklerin her zaman yapılmasını dilerim. Çünkü bu etkinliklerden kazançlı çıkan her zaman halktır. Ayrıca trafik sorunumuzu ciddiye alıp, çözüm üretmek isteyen “Nea - Epohi” listesinin belediye başkan adayı Damon Damianos’u da kutlarım.
Güzel bir gelecek, çağdaş bir kent için her zaman iyi niyetli olalım. “Azınlık” da, “Çoğunluk” da elele, aydınlık yarınlara... Buna lâyıkız.

0 yorum: