Şubat 2008
Sayı:35
Marka Paşa
MarkA Paşa uzun zamandır kocakarı ilaçları diye nâm salan ve yine uzun bir süredir attar dükkanlarında ya çok özel müşterilere veya kimyasal ilaçlardan ümidini kesip, çaresizlik içerisinde çırpınan ve son bir deva yeri olarak görülüp gelenlere arz edilen bir kısım otları toplamak üzere gittiği Şıpka’dan, nihayet Paşa Konağına geri dönmüştür.. Paşanın dönüşüyle birlikte konak ahâlisinde bir telaş bir telaş.. MarkA Paşa öyle her sudan içmez deyu memba sularını harıl harıl taşıyanlar mı dersiniz, yoksa konağın avlusunda yere düşmüş ağaç yapraklarını tek tek toplayanlar mı..
MarkA Paşa konağının eski düzene gelmesini bekleye dursun, bu sırada da özel muayenehânesinde eter yerine kezzap verilen zavallı hastayı muayene etmektedir.. Bittabi bermutad kapıda bekleyen hastalara da bu arada alelacele reçete yazdırmakta..
-Yahu evlâdım mevladım benim! Sende hiç mi akıl yok!
-Siz nasıl uygun bulursanız Paşam. Lâkin esas suç manda doktorunda, ben ona dişim ağrıyor diye gittim, o da bana sinirlerin hassasiyetini azaltır diye eter verdi. Kör olasıca! Tutmuş yanlışlıkla eter yerine kezzap vermiş işte!
-Pes yani evlâdım mevlâdım! Sen de pek akılsızmışsın yahu! Bir kere.. doktor diye manda doktoruna ne gidersin! Tamam bendeniz de baytarım amma ve lâkin manda mutahassıslığı yapana biz baytar demeyiz.. netekim!.. Hem hadi diyelim manda doktoruna gittin, peki aldığın mereti niye koklamazsın.. Bak koklasan burnu yakar bu meret.. hemencecik anlarsın kezzap olduğunu… Her neyse evlâdım mevlâdım, sana tıbben benim özel imalatım olan Sadomekmeredun, pudra, kükürt merhemi veriyorum. Bu gerçi makata sürülür lâkin her türlü yaraya, her derde devadır..
Hasta bin bir kompliman ve komplikasyondan ve bin iki çeşit teşekkürden sonra huzur-i hümayundan çıkarken, MarkA Paşa bugün başka hasta almayacağını yaverlerine bildirir ve bermutad yaptığı üzere Vardar cihetindeki vuslat odasına çekilir.. Yaveri yaverdanı bir elinde cezve bir elinde fincan Paşanın kallavili kahvesini dökmek için beklemektedir.. Paşa şilteye oturur ve yaveriyle yokluğunda olan biteni konuşmaya, hasbihal etmeye başlar..
**
-Nasılsın Yaverim yaverdanım benim! Ba’dehu benim muayene işlerim bitmez canım. Sen anlat bakalım memlekette durumlar nasıldır?
-Nasıl olsun Paşam! Sizsiz mikroplar etrafı sardı. Kolera tifo diz boyu…
- Ne dersin yahu! Oysa ben giderken kullanasınız diye size onca reçete, onca merhem bırakmıştım. Demek nâsihat kâr etmiyor. Olsun.. düzeltiriz vesselam.. Başka ne var ne yok yaverim yaverdanım?
-Paşam siz yokken Azınlık vakıflarının idari yapısını değiştiren Vakıflar yasa tasarısı, 7 Şubat Perşembe günü Yunan Parlamentosunda görüşüldü ve herhangi bir değişikliğe uğramadan geçti..
Mecliste KKE, SİRİZA ve LAOS partisi vakıflar yasa tasarısına itiraz etti ve tasarının Meclisten geçmesine karşı çıktı. Sonuçta hem hükümet hem de anamuhalefet partisinin destek verdiği yasa meclisten geçmiş oldu.
Meclisten 7 Şubat Perşembe günü geçen yasa ile ilgili ilk tepki İstanbul’daki BTTDD Başkanı Erol Kaşifoğlu’ndan geldi. BTTDD, 9 Şubat Cumartesi günü yayınladığı basın açıklamasıyla “vakıflar yasasına tamamen karşı olduklarını ve bugüne kadar uğradıkları haksızlıklara ve kendilerini inkar edenlere gerekli cevabı vermekte tereddüt etmeyen Batı Trakya Türklerinin bu haksız, gayri samimi, iyi niyetten yoksun ve sinsi Yunan politikalarının uygulanması olarak gördükleri ve değerlendirdikleri bu yasaya ve yaklaşıma bu gün de demokratik tepkisini koyacağını ve bu noktada karşı duruşunu uygulamakta tereddüt etmeyeceğini” kamuoyunun bilgisine sundu.
Yayınlanan açıklamanın başlığı da şu şekildeydi: “Yunan Parlementosunda Batı Trakya Türk Azınlığıyla İlgili Vakıflar Yasa Tasarısı Azınlığı Yok Sayarak Çıkarıldı.”
MarkA Paşa yaveri îzâhatta bulunur iken kahvesini içmiş ardından menba suyu ile ağzını temizlemekteydi.
-Bilir misin yaverim yaverdanım.. ben gençliğimde avcılık ederdim.. Istranca balkanlarını karış karış dolaşmışlığım vardır.. Oralarda menba çoktur ama suyu azdır.. Istranca balkanlarının bir ucu Şıpka’ya diğer ucu Çatalca’ya doğru iner.. Bir kısmı da derbentlere kadar gelirdi.. O zamanlar derbentlerin etrafında köyler vardı.. Köylü çamaşır yıkarlar, pis sular akardı.. Üstüne iki dağ arası suyu oraya yağmurdan terakim ederdi.. Vâkıa birkaç parmak kalınlığında menba suları da içilmez hâle gelirdi.. Anladığım kadarıyla Kaşif efendi taarruz borusunu çalmış da muharebeye çıkmış.. Lâkin bir husus da ayakları pardesüsünün eteklerine dolaşmış. Çünki Kaşif efendi ve zevatı kendi dernekleri olan BTTDD’yi kastederek, “Yunan Parlementosunda Batı Trakya Türk Azınlığıyla İlgili Vakıflar Yasa Tasarısı Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’ni Yok Sayarak Çıkarıldı.” deseydi, başta bendeniz olmak üzere dernek üyesi olmadığımızdan kendisine sözümüz olmazdı.. Gel gelelim azınlığın yok sayıldığını beyan ettiklerinden dolayı kendileri ve zevatı eksik mâlumat almışlardır zannıyla ekseriyetle bilinen birkaç mevzuu tahattur edeyim..
Evvela, Yeni Demokrasi ve Pasok partisi mebuslarının bilcümlesi yasayı onaylarken, Pasok partisi Garbi Trakya vilayetinden azınlık meb’usu Mandacı Çetin ve Hacıosmanzâde Ahmet efendiler, azınlık vakıflarının idarî yapısını şekillendiren bu hayatî yasa tasarısının oylamasında partilerinin tutumuna karşı red oyu vererek karşı çıkmamışlardır..
Rodop’tan Pasok milletvekili Hacıosmanzâde Efendinin açık yürek ameliyatı geçirmiş olması ve mecliste yapılan oylamaya katılamaması, neticede kendisini konunun dışına itiyor..
Pasok partisinin diğer azınlık meb’usu Mandacı Çetin Efendi ise vakıflar yasasının görüşüldüğü gün mecliste oylamaya katılmıştır.. ve yaverlerimden öğrendiğime göre red oyu kullanmamıştır.. Böylece azınlığın iki meb’us ile temsil edildiği bir vakitte yeni vakıflar yasası herhangi bir itirazda bulunulmadan meclisten geçmiş oldu.. Neticede, Mecliste azınlığı temsil eden iki meb’us bulunduğu bir dönemde vakıflar yasa tasarısı çıkarılmış oldu.. Kaşif Efendi ve zevatı, neden Hacıosmanzâde Efendinin “azınlığı yok sayarak” yürek krizi geçirdiğini sorması olmaz elbette, amma ve lâkin ve en azından Mandacı Çetin Efendinin “azınlığı yok sayarak” neden hayır oyu kullanmadığını sorsalar hani diyorum…
Hem vakıflar yasa tasarısı ile ilgili olmak üzere dönemin Yeni Demokrasi Rodop ili meb’usu Ahmet İlhan ve efendim Şerif İbrahim ve efendim Hacı ibram Orhan ve bir kaç kişi daha Ankara’ya süluk etmiş ve Türk hükümeti yetkilileri ile vakıflar sorunu ile ilgili olmak üzere görüş teatisinde bulunmuşlardı.. Gerçi Ankara’da sadece bizim buralardaki vakıflar değil de, Türkiye’deki vakıflar konusunu da sülûk etmişler midir bendeniz bilemem..
Hem eski meb’us Ahmet İlhan’ın defaatle hazırladığını söylediği vakıf yasa önerisi 3 sene boyunca çeşitli dönemlerde azınlık basınında gündeme gelmiş, haberleri tefrika edilmiş, eski meb’us hararetle hükümetin azınlık adına kendisini görevlendirdiğini ima etmiş ve öneriyi tamamlamak üzere olduğundan dâhî bahsetmişti canım. Anlaşılan dönemin yasa tasarısının hazırlanması Yeni Demokrasi hükümeti tarafından dönemin meb’usu İlhan Ahmed’e tevdi edilmişti. Meclisten geçen vakıflar yasası ile dönemin meb’usunun hazırladığı vakıflar yasa tasarısı arasında kimi maddelerede farklılıklar olabilir elbette, lâkin benzerlikler de var.. Mamafih bu konuda eski meb’usun Şerif İbram ile birlikte hazırladığı taslak ellerinde olmadığından Kaşifoğlu ve tayfası da mı yorumda bulunamıyor.. zannımca.. hem eski meb’usla beraber hazırladıkları taslakla, meclisten 7 Şubat günü geçen yasa arasında farklılıkların olduğunu Şerif İbrahim’in azınlık basınına verdiği bir demeçten öğreniyoruz.. Ayrıca altını altın kalemle çizelim, Şerif İbrahim demecinde İlhan Ahmet’in meb’us olduğu dönemde, Yeni Demokrasi partisi hükümetince hazırlamakla görevlendirildiği yasa taslağı bahsi üzerinde mebus ile beraber fikir teâtî ettiklerini belirtiyor.. Anlayacağın yaverim yaverdanım.. Kaşioğlu ve zevatını yok sayan varsa bunlar eski meb’us ve Şerif İbrahimdir..
Hem ayrıca vakıflar yasasının meclisi mebusandan geçmesinin hemen akabinde Türkiye’de de vakıflar yasası meclisin gündemine gelmiş ve Cumhurbaşkanı Sezer’in itiraz ettiği 9 madde mecliste görüşülmeye başlanmıştı.. Senle sohbet ettiğim bu ânâ kadar eski Cumhurbaşkanının itiraz ettiği ve meclise geri gönderdiği 9 maddeden yedisi meclisten geçmişti bile yaverim yaverdanım benim.. İki devlet ve iki hükümetin aynı dönemde meclislerinden vakıflar yasasını geçirmeleri, iki ülke hükümetinin belirli bir nazariyede konuyu müzakere etmiş olduklarının ispatı olsa gerekir. Zamanlamanın bu denli yakın olması başka türlü değerlendiremez..
Anlayacağın yaverim yaverdanım, anlaşılan Yeni Demokrasi hükümeti azınlığı yok saymamış, vakıflar yasasını azınlık eski mebusuna sormuş, eski meb’us bir tane kendi hazırlamış ve Şerif ile teatide bulunmuş, efendim Yeni Demokrasi bu hususu ayrıca kimbilir eski mebusumuz aracılığıyla Türk hükümetiyle bile görüşmüş olabilir vesselam.. Bir yok saydığı yer varsa, o da BTTDD olsa gerekir, yoksa azınlık değil..
-Neden onlara da sormamışlar peki Paşam?
-İlahi yaverim yaverdanım.. Onlar ve tayfası küçük biraderleri Nureddin ve Burnabeddin efendi ile beraber Tokatlıyan’da çay ziyafeti akabinde biberli ıspanaklı yumurta yerken nereden onları bulup da sorsunlar canım!..
-Peki bizim burada yasa ile sağlanan kazanç var mıdır Paşam?
-Vardır elbet Yaverim yaverdanım.. Bittabi hangi cepheden baktığına bağlıdır lâkin azınlık adına sağlanan menfaatler de vardır yasada.. Meselâ meclisten geçen yasa, cemaat idaresine seçimle işbaşına gelmenin önünü açmıştır.. Onun tepesine yine başkaları dikilmiş midir.. Dikilmiştir lâkin mevcut düzenden evlâdır yaverim yaverdanım benim.. Hem ayrıca ASEP memur alma sınavlarında azınlık için %0,5’lik kontenjan hakkı da sağlamıştır.. Yasanın eksik yanları, çözmediği sorunlar yok mu? Elbette vardır.. Zaten o yüzden konuyu işlemeye devam edeceğiz.. Rusların da “homme d’etat” dedikleri gibi, büyük adam bizim Garbî Trakya’da pek çıkmaz yaverim yaverdanım! Çıksa çıksa cazgırcı prezante bilmez merinos cinsi tiftik keçileri çıkar!.. Ahâli de bunları Garbî Trakya’nın menba-i vâridatı sanar ya, esas ben ona yanarım..
**
Marka Paşa, “Biri bizi gözetliyor” adlı yapımda duyduğu şarkıyı mırıldana mırıldana elindeki tespihi sallamaya başlar.. “Battı Trakya, Battı Trakya… Olamam ben senden gayri uzaaakkktaaa..”
MarkA Paşa konağının eski düzene gelmesini bekleye dursun, bu sırada da özel muayenehânesinde eter yerine kezzap verilen zavallı hastayı muayene etmektedir.. Bittabi bermutad kapıda bekleyen hastalara da bu arada alelacele reçete yazdırmakta..
-Yahu evlâdım mevladım benim! Sende hiç mi akıl yok!
-Siz nasıl uygun bulursanız Paşam. Lâkin esas suç manda doktorunda, ben ona dişim ağrıyor diye gittim, o da bana sinirlerin hassasiyetini azaltır diye eter verdi. Kör olasıca! Tutmuş yanlışlıkla eter yerine kezzap vermiş işte!
-Pes yani evlâdım mevlâdım! Sen de pek akılsızmışsın yahu! Bir kere.. doktor diye manda doktoruna ne gidersin! Tamam bendeniz de baytarım amma ve lâkin manda mutahassıslığı yapana biz baytar demeyiz.. netekim!.. Hem hadi diyelim manda doktoruna gittin, peki aldığın mereti niye koklamazsın.. Bak koklasan burnu yakar bu meret.. hemencecik anlarsın kezzap olduğunu… Her neyse evlâdım mevlâdım, sana tıbben benim özel imalatım olan Sadomekmeredun, pudra, kükürt merhemi veriyorum. Bu gerçi makata sürülür lâkin her türlü yaraya, her derde devadır..
Hasta bin bir kompliman ve komplikasyondan ve bin iki çeşit teşekkürden sonra huzur-i hümayundan çıkarken, MarkA Paşa bugün başka hasta almayacağını yaverlerine bildirir ve bermutad yaptığı üzere Vardar cihetindeki vuslat odasına çekilir.. Yaveri yaverdanı bir elinde cezve bir elinde fincan Paşanın kallavili kahvesini dökmek için beklemektedir.. Paşa şilteye oturur ve yaveriyle yokluğunda olan biteni konuşmaya, hasbihal etmeye başlar..
**
-Nasılsın Yaverim yaverdanım benim! Ba’dehu benim muayene işlerim bitmez canım. Sen anlat bakalım memlekette durumlar nasıldır?
-Nasıl olsun Paşam! Sizsiz mikroplar etrafı sardı. Kolera tifo diz boyu…
- Ne dersin yahu! Oysa ben giderken kullanasınız diye size onca reçete, onca merhem bırakmıştım. Demek nâsihat kâr etmiyor. Olsun.. düzeltiriz vesselam.. Başka ne var ne yok yaverim yaverdanım?
-Paşam siz yokken Azınlık vakıflarının idari yapısını değiştiren Vakıflar yasa tasarısı, 7 Şubat Perşembe günü Yunan Parlamentosunda görüşüldü ve herhangi bir değişikliğe uğramadan geçti..
Mecliste KKE, SİRİZA ve LAOS partisi vakıflar yasa tasarısına itiraz etti ve tasarının Meclisten geçmesine karşı çıktı. Sonuçta hem hükümet hem de anamuhalefet partisinin destek verdiği yasa meclisten geçmiş oldu.
Meclisten 7 Şubat Perşembe günü geçen yasa ile ilgili ilk tepki İstanbul’daki BTTDD Başkanı Erol Kaşifoğlu’ndan geldi. BTTDD, 9 Şubat Cumartesi günü yayınladığı basın açıklamasıyla “vakıflar yasasına tamamen karşı olduklarını ve bugüne kadar uğradıkları haksızlıklara ve kendilerini inkar edenlere gerekli cevabı vermekte tereddüt etmeyen Batı Trakya Türklerinin bu haksız, gayri samimi, iyi niyetten yoksun ve sinsi Yunan politikalarının uygulanması olarak gördükleri ve değerlendirdikleri bu yasaya ve yaklaşıma bu gün de demokratik tepkisini koyacağını ve bu noktada karşı duruşunu uygulamakta tereddüt etmeyeceğini” kamuoyunun bilgisine sundu.
Yayınlanan açıklamanın başlığı da şu şekildeydi: “Yunan Parlementosunda Batı Trakya Türk Azınlığıyla İlgili Vakıflar Yasa Tasarısı Azınlığı Yok Sayarak Çıkarıldı.”
MarkA Paşa yaveri îzâhatta bulunur iken kahvesini içmiş ardından menba suyu ile ağzını temizlemekteydi.
-Bilir misin yaverim yaverdanım.. ben gençliğimde avcılık ederdim.. Istranca balkanlarını karış karış dolaşmışlığım vardır.. Oralarda menba çoktur ama suyu azdır.. Istranca balkanlarının bir ucu Şıpka’ya diğer ucu Çatalca’ya doğru iner.. Bir kısmı da derbentlere kadar gelirdi.. O zamanlar derbentlerin etrafında köyler vardı.. Köylü çamaşır yıkarlar, pis sular akardı.. Üstüne iki dağ arası suyu oraya yağmurdan terakim ederdi.. Vâkıa birkaç parmak kalınlığında menba suları da içilmez hâle gelirdi.. Anladığım kadarıyla Kaşif efendi taarruz borusunu çalmış da muharebeye çıkmış.. Lâkin bir husus da ayakları pardesüsünün eteklerine dolaşmış. Çünki Kaşif efendi ve zevatı kendi dernekleri olan BTTDD’yi kastederek, “Yunan Parlementosunda Batı Trakya Türk Azınlığıyla İlgili Vakıflar Yasa Tasarısı Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’ni Yok Sayarak Çıkarıldı.” deseydi, başta bendeniz olmak üzere dernek üyesi olmadığımızdan kendisine sözümüz olmazdı.. Gel gelelim azınlığın yok sayıldığını beyan ettiklerinden dolayı kendileri ve zevatı eksik mâlumat almışlardır zannıyla ekseriyetle bilinen birkaç mevzuu tahattur edeyim..
Evvela, Yeni Demokrasi ve Pasok partisi mebuslarının bilcümlesi yasayı onaylarken, Pasok partisi Garbi Trakya vilayetinden azınlık meb’usu Mandacı Çetin ve Hacıosmanzâde Ahmet efendiler, azınlık vakıflarının idarî yapısını şekillendiren bu hayatî yasa tasarısının oylamasında partilerinin tutumuna karşı red oyu vererek karşı çıkmamışlardır..
Rodop’tan Pasok milletvekili Hacıosmanzâde Efendinin açık yürek ameliyatı geçirmiş olması ve mecliste yapılan oylamaya katılamaması, neticede kendisini konunun dışına itiyor..
Pasok partisinin diğer azınlık meb’usu Mandacı Çetin Efendi ise vakıflar yasasının görüşüldüğü gün mecliste oylamaya katılmıştır.. ve yaverlerimden öğrendiğime göre red oyu kullanmamıştır.. Böylece azınlığın iki meb’us ile temsil edildiği bir vakitte yeni vakıflar yasası herhangi bir itirazda bulunulmadan meclisten geçmiş oldu.. Neticede, Mecliste azınlığı temsil eden iki meb’us bulunduğu bir dönemde vakıflar yasa tasarısı çıkarılmış oldu.. Kaşif Efendi ve zevatı, neden Hacıosmanzâde Efendinin “azınlığı yok sayarak” yürek krizi geçirdiğini sorması olmaz elbette, amma ve lâkin ve en azından Mandacı Çetin Efendinin “azınlığı yok sayarak” neden hayır oyu kullanmadığını sorsalar hani diyorum…
Hem vakıflar yasa tasarısı ile ilgili olmak üzere dönemin Yeni Demokrasi Rodop ili meb’usu Ahmet İlhan ve efendim Şerif İbrahim ve efendim Hacı ibram Orhan ve bir kaç kişi daha Ankara’ya süluk etmiş ve Türk hükümeti yetkilileri ile vakıflar sorunu ile ilgili olmak üzere görüş teatisinde bulunmuşlardı.. Gerçi Ankara’da sadece bizim buralardaki vakıflar değil de, Türkiye’deki vakıflar konusunu da sülûk etmişler midir bendeniz bilemem..
Hem eski meb’us Ahmet İlhan’ın defaatle hazırladığını söylediği vakıf yasa önerisi 3 sene boyunca çeşitli dönemlerde azınlık basınında gündeme gelmiş, haberleri tefrika edilmiş, eski meb’us hararetle hükümetin azınlık adına kendisini görevlendirdiğini ima etmiş ve öneriyi tamamlamak üzere olduğundan dâhî bahsetmişti canım. Anlaşılan dönemin yasa tasarısının hazırlanması Yeni Demokrasi hükümeti tarafından dönemin meb’usu İlhan Ahmed’e tevdi edilmişti. Meclisten geçen vakıflar yasası ile dönemin meb’usunun hazırladığı vakıflar yasa tasarısı arasında kimi maddelerede farklılıklar olabilir elbette, lâkin benzerlikler de var.. Mamafih bu konuda eski meb’usun Şerif İbram ile birlikte hazırladığı taslak ellerinde olmadığından Kaşifoğlu ve tayfası da mı yorumda bulunamıyor.. zannımca.. hem eski meb’usla beraber hazırladıkları taslakla, meclisten 7 Şubat günü geçen yasa arasında farklılıkların olduğunu Şerif İbrahim’in azınlık basınına verdiği bir demeçten öğreniyoruz.. Ayrıca altını altın kalemle çizelim, Şerif İbrahim demecinde İlhan Ahmet’in meb’us olduğu dönemde, Yeni Demokrasi partisi hükümetince hazırlamakla görevlendirildiği yasa taslağı bahsi üzerinde mebus ile beraber fikir teâtî ettiklerini belirtiyor.. Anlayacağın yaverim yaverdanım.. Kaşioğlu ve zevatını yok sayan varsa bunlar eski meb’us ve Şerif İbrahimdir..
Hem ayrıca vakıflar yasasının meclisi mebusandan geçmesinin hemen akabinde Türkiye’de de vakıflar yasası meclisin gündemine gelmiş ve Cumhurbaşkanı Sezer’in itiraz ettiği 9 madde mecliste görüşülmeye başlanmıştı.. Senle sohbet ettiğim bu ânâ kadar eski Cumhurbaşkanının itiraz ettiği ve meclise geri gönderdiği 9 maddeden yedisi meclisten geçmişti bile yaverim yaverdanım benim.. İki devlet ve iki hükümetin aynı dönemde meclislerinden vakıflar yasasını geçirmeleri, iki ülke hükümetinin belirli bir nazariyede konuyu müzakere etmiş olduklarının ispatı olsa gerekir. Zamanlamanın bu denli yakın olması başka türlü değerlendiremez..
Anlayacağın yaverim yaverdanım, anlaşılan Yeni Demokrasi hükümeti azınlığı yok saymamış, vakıflar yasasını azınlık eski mebusuna sormuş, eski meb’us bir tane kendi hazırlamış ve Şerif ile teatide bulunmuş, efendim Yeni Demokrasi bu hususu ayrıca kimbilir eski mebusumuz aracılığıyla Türk hükümetiyle bile görüşmüş olabilir vesselam.. Bir yok saydığı yer varsa, o da BTTDD olsa gerekir, yoksa azınlık değil..
-Neden onlara da sormamışlar peki Paşam?
-İlahi yaverim yaverdanım.. Onlar ve tayfası küçük biraderleri Nureddin ve Burnabeddin efendi ile beraber Tokatlıyan’da çay ziyafeti akabinde biberli ıspanaklı yumurta yerken nereden onları bulup da sorsunlar canım!..
-Peki bizim burada yasa ile sağlanan kazanç var mıdır Paşam?
-Vardır elbet Yaverim yaverdanım.. Bittabi hangi cepheden baktığına bağlıdır lâkin azınlık adına sağlanan menfaatler de vardır yasada.. Meselâ meclisten geçen yasa, cemaat idaresine seçimle işbaşına gelmenin önünü açmıştır.. Onun tepesine yine başkaları dikilmiş midir.. Dikilmiştir lâkin mevcut düzenden evlâdır yaverim yaverdanım benim.. Hem ayrıca ASEP memur alma sınavlarında azınlık için %0,5’lik kontenjan hakkı da sağlamıştır.. Yasanın eksik yanları, çözmediği sorunlar yok mu? Elbette vardır.. Zaten o yüzden konuyu işlemeye devam edeceğiz.. Rusların da “homme d’etat” dedikleri gibi, büyük adam bizim Garbî Trakya’da pek çıkmaz yaverim yaverdanım! Çıksa çıksa cazgırcı prezante bilmez merinos cinsi tiftik keçileri çıkar!.. Ahâli de bunları Garbî Trakya’nın menba-i vâridatı sanar ya, esas ben ona yanarım..
**
Marka Paşa, “Biri bizi gözetliyor” adlı yapımda duyduğu şarkıyı mırıldana mırıldana elindeki tespihi sallamaya başlar.. “Battı Trakya, Battı Trakya… Olamam ben senden gayri uzaaakkktaaa..”
0 yorum:
Yorum Gönder