Trafik kurallarına uyalım! Uymayanları bi güzel…



Azınlıkça Dergisi
Sayı:31
Ağustos 2007

MarkA Paşa

MarkA Paşa Vardar’a nazır konağının, yazın bunaltıcı sıcağında bile üfül üfül esen bahçesinde akşam kahvesini yudumlar iken, huzuruna Yaveri yaverdanı geliverdi. Ayakta istikbal ederek, tebessüm ederek, boyun bükerek usulca Paşa’nın yanına sokuldu.
-Afiyet sıhhatiniz nasıl Paşam?
-Pek iyiyim yaverim yaverdanım, âfiyetteyim çok şükür..
-Geçenlerde gazetelerde ve dergilerde Cengiz beyin İskeçe’de evinin önünde polis tarafından tartaklanması ile ilgili kınamalar çıktı Paşam. Siz de bir kınama çıkarmayı düşünmüyor musunuz?
-İyi dedin yaverim yaverdanım. Ben de düşünüyordum bir açıklama yapmayı. Afferin sana.. Pek isabetli bir mevzuudan bahis açtın.
Şimdi, şu Cengiz adlı veledin başına gelenler tam bir ibret-i vesîka hükmündedir. Kimileri tutmuş kimilerini vak’anın üstünü örtmeye icbar ediliyorlar. Oysa olay pek vahimdir ve binaenaleyh bu hususta ne söylense azdır.. Olayın tahkikatini uzun uzadıya yapmak lazımdır.. Bu olay şirpençe kadar önemlidir. Yani arkasında çıban çıkan bir hasta bana gelse ve vak’a şirpençe ise hiç çekinmem söylerim, mutlaka yarılmalı derim. İşte önümüzde şirpençe vardır ve mutlaka yarılmalıdır..
Bak şimdi yaverim yaverdanım, şu gümrük memuru Cengiz veledinin kendi gazetesi bu olayı eksiksiz olarak anlatmıştır. O hâlde orada anlatılanlar üzerinden olayı tahkik edelim.. Nâtamam kalmış işi tamamlayalım..
Efendim, gazetelerinde diyorlar ki, Cengiz Ömer hasta annesini hastane dönüşü eve bırakmak için dar sokakta arabasını yolun ortasında bırakmak sûretiyle arkadan gelenleri 5, bilemedin 10 dakika bekletmişmiş. Efendim akabinde, bekleyen diğer araçların sürücüleri sinirlenmiş ve Cengiz’in arabasının hemen arkasında beklemekten dolayı sinirden kudurmuş vaziyette duran zât-ı muhterem (ki bunun polis olduğu henüz bilinmemektedir), ne zaman aşağıya Cengiz inmiş, bağırıp ileri geri beyanlarda bulunmuşmuş. Cengiz, beklettiği sürücünün bağırmalarından mı tırstı pek bilinmiyor, pır pır da pır pır.. Hem fıtratına ters olarak da tutmuş bağırıp duran zatın elini öpmüş, bin özür beyan etmiş filan. Lâkin Cengiz’in gavûrcayı peltek peltek konuşmasından mı ne, adamcağız daha da sinirlenmiş ve kollarında göğüslerinde yara izlerini göstererek, “Ben polisim ulan! Sen lumpenproleter devrimci misin bakiim! Alırım şimdi seni merkeze, … herkese!.” kabilinden avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış. Cengiz, “dur abem, yapma abem” der iken, anası aşağıya inmiş ve polise “Bak buraya adam! Oğlum Türk! Biz Türküz! Pomaklar Türk! Sen bize bunları Türk olduğumuz için yapıyorsun değil mi ha!” diye bağırıvermiş. Bunu duyan adamcağız, ki artık ona polis diyelim, daha da sinirlenmiş ve “Türkseniz gidin Türkiye’ye. Türkseniz gidin Moğolistan’a, Tataristan’a, Özbekistan’a.. Gidin ulan Ural Altay’a!” diye bağırmış, çağırmış.. Anlıyacağın yaverim yaverdanım, iş uzamış, polis Cengiz’i tartaklamış.. Diğer polisler gelmiş.. Cengiz polisten şikâyetçi olmuş.. Sonuçta Cengiz bileğinden yaralanmış, annesi hastaneye kaldırılmış. Ardından ben bizzat okudum, Cengiz, ailesinin ve kendisinin bir suikasta dûçar olabileceğinden endişe ettiğini gazetesinde açıklamıştı. Ve ardından bilumum kınamalar, taht-i tehditte kalacak fasa fiso açıklamalar geldi durdu..
İşte yaverim yaverdanım. Olaya az musakka, az cacık kattı idiysem de, Cengiz’in gazetesi aynen böyle anlattı olayı.
Şimdi gelelim bizim söyleyeceklerimize.. Bu anlatılanlarda bir tuhaflık var yaverim yaverdanım benim. Zaten vahameti de bu!.. Tekrar edeyim, resmen ibret-i vesîka hükmündedir Cengiz vak’ası..
-Neden Paşam!
-Çünkü yaverim yaverdanım, Cengiz’in anası bir yanan mum misalî oğlunu tenvir için nefsini feda etmiştir, erimiştir de.. sanmıştır ki, oğlu Pomak davasına karşı cihad eden kahraman Türk akıncısı! Sanmıştır ki, Türk akıncısı evladı, davası uğruna atını (esasında arabasıdır) istediği yerde bırakıp gidebilmekte.. Bu cihetle de, Yunan inzibatına karşı oğlunu müdafa etmeli ve oğlunun Türk olduğunu haykırmalıdır. İşte bu zaviyeden “Biz Türküz!. Pomaklar Türktür!” deyu yunan polisine haykırmıştır.. Oysa ne hazindir ki, Cengiz’in arabasını yol ortasında bırakarak arkasındaki araçları 10 dakika bekletmesi asla ve kat’a Türk olduğu için değildir.. Vardar’da da bir zamanlar bir mikrosefal vardı, yol ortasında durur gelen geçen atlı arabalara “Ben Türküm diye benden kaçıyorsunuz di mi!” diye bağırırdı. Birazcana mikrosefal, mikrosefal.. Tamam, biliyorum bu kızan mikrosefaldi, o yüzden acırdım garibe, mâmâfih Cengiz veledinin başı maşallah kocaman azîzim!. Hani öbürü mikrosefaldi, peki ya bu! Nasıl olur da Türk olduğu için arabasını kafasının estiği yere bırakıp gidebiliceği vehmine kapılabilir! Anlamak mümkün değil..
O hâlde olayda varacağımız birinci hüküm, durduk yere yunan inzibatına “Biz Türküz! Pomaklar Türktür! Sen Türküz diye saldırıyorsun.” kabîlinden laf söylemek, pek yersizdir. Sanki tutup, “Biz Almanız! Pomaklar Almandır! Sen bize Almanız diye saldırıyorsun.” denseydi, çılgına dönmüş aynı polis “İyi o zaman gidin Almanya’da yaşayın. Sizi gidi Hitlerin... Höyyyt ulann!..” demeyecek miydi?
-Peki ya çıkarılan onca kınama Paşam?
- Ha o mu yaverim yaverdanım.. Yani efendim.. Cengiz veledi trafik kurallarını ihlâl edecek, efendim biz de tutup “Türk ihlâl de eder, mihlâl de eder!” deyip Cengiz’i müdafaa edeceğiz ha! Olmaz yaverim yaverdanım!. Bu kadar da olmaz!.. Bak sana diyeyim, bu anlayışta olan adamlar, helâda su kesilse, “Biz Türküz diye helada suyumuzu kestiniz di mi!” diye bağıracak tıynette insanlardır. Yahu! Sende hiç mi edeb yok!.. Türklüğü nasıl böyle rezil işlerine alet ediyorsun!..
Lâkin bunlar böyle diye, ahâliyi kandırıyorlar diye, susacak değilim yaverim yaverdanım!.. MarkA Paşa olarak bu ibret-i vesîka hükmündeki olay karşısında Garbî Trakya ahâlisine derim ki: TRAFİK KURALLARINA UYUNUZ! UYMAYANLARI UYDURUNUZ!
Trafik kurallarına riayet edip de zulme uğrar iseniz, Türk olun, yok efendim bilmem ne olun, söz, Paşa’nız olarak medîd bir say ve gayret ve zaman ile sizi müdafaa edeceğim.. Söz.. söz..


2. BÖLÜM
İskeçeli Pomak Türklerine Üzücü Haber!
Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Balkanlar’dan göç eden Pomakların, bugün Türk, hatta katıksız Kıpçak Türkü olarak bilinen Pomakların esasında Slav dönmesi olduğunu iddia etti. Elinde liste olduğunu söyleyen Halaçoğlu, bunları açıklamam uygun düşmez, dedi.. Halaçoğlu, listeyi basın mensuplarına doğru sallarken kameralar alfabetik olarak listelenen Slavların isimlerinden B ve C harfiyle başlayan birkaç ismi görüntülemişti bile!..

şaka, şaka...

Yâhû Yaverim yaverdanım! Ne tuhaf şeyler oluyor bu Türkiye’de.. Olacak şey değil. Adamın teki hem de Türk Tarih Kurumu Başkanı sıfatıyla konferans veriyor, konferansta tutup Kürtlerin aslında Türkmen olduğunu, Alevî Kürtlerinse Ermeni dönmesi olduklarını beyan ediyor. Ha efendim bununla yetinmiyor, elinde isim listesiyle bu işi uzatıyor lastik donu gibi.. Anlayacağın kim Türk, kim değil, ben bilirim deyuu çetele tutulduğunu bas bas bağırarak söylüyor...
Zaten böylelerini ben bilirim azizim ama ahâli bilmiyordu.. Bunlara göre, tıpkı Nihal Atsız misali, Pomaklar da Türk değildir. Şimdilik sessiz durduklarına bakma sen.. Çeteleyi tutmaktadırlar.. Nitekim bir dönem Pomaklar Türk değildir diyenlerin bugün sustuğuna da bakma yaverim yaverdanım.. Bugün Kürdü Ermeni yaparlar, yarın sıra Pomaklara gelir.. Bendeniz, bu hâllere nasıl düştük ona yanarım!.. Pomak demekten utananların, yarın Türk Tarih Kurumu Başkanının “Pomaklar mı! Onlar asla Türk değildir. Slav kökenli Müslümanlardır!.. Tıpkı içimize sızmak için Kürt kimliğine bürünmüş mel’un Ermeniler gibi, içimize sızmak için Türküz diyen mel’un Slavlardır Pomaklar..” dediğinde, yüreciği pır pır edip duracaklara yanarım.. Hey hey de hey..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Türk olmamak hastalikli bir hal degildir. Pomak olmak da Kürt olmak da sereflidir.