Seçimler 16 Eylül’de

Azınlıkça
Sayı:31
Ağustos 2007


GENÇ BAKIŞ
Aydın Bostancı

Nihayet aylardan bu yana süren erken seçim tartışmalarına Başbakan Karamanlis 17 Ağustos Cuma günü yaptığı açıklamayla son noktayı koydu ve seçim tarihini 16 Eylül olarak belirledi. Muhalefet partileri belirlenen seçim tarihine hazırlıksız yakalandı denilebilir. Çünkü adayların açıklanıp resmiyet kazanmasınsan en geç üç hafta sonra seçimler gerçekleştirilecek.
Başbakan Karamanlis Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas’a parlementonun feshini sunduktan sonra bakanlar kurulunu toplayarak erken seçim kararını ve gerekçelerini açıkladı. Sn. Karamanlis seçimlerin kısa sürede gerçekleştirilmesine gerekçe olarak hükümetin yaptığı reformların devamlılığı ve ekonomiye kazandırılacak canlılığı sağlamak olarak açıkladı. Muhalefet partileri ise seçim gerekçelerinin farklı nedenlere dayandığını öne sürüyor. Öyle veya böyle ülke vatandaşları 16 Eylül tarihinde oy kullanmak için sandık başına gidecek. Seçim tarihi açıklandıktan sonra, siyasi partiler seçim çalışmalarına başladı. Siyasi partilerin seçim listelerinde yer alacak adaylar yavaş yavaş belirlenerek basın toplantıları aracılığıyla halka duyuruluyor. Buna azınlık adayları da dahil.
Rodop ilinde siyasi partilerin seçim listelerinde yer alacak azınlık milletvekili adaylarıda belirlenmiş durumda. Yeni Demokrasi partisinden hali hazırdaki milletvekili İlhan Ahmet ve Susurköy eski belediye başkanı Erdoğan Sait de milletvekili adayı oldu. PASOK partisinden ise Rodop vali yardımcısı Ahmet Hacıosman ile Rodop il meclis üyesi ve Rodop-Evros süper vali yardımcısı Rıdvan Kocamümin adaylığını sundu. Komunist Partisinden ise Nazmi Ahmet’in aday olduğu açıklandı. İskeçe ilinde ise Orhan Hacıibram ve Dilek Hacıhalil’in ND (Yeni Demokrasi) partisinden, Çetin Mandacı ve Cenan Maksum PASOK partisinden, Yiğit Alioğlu Sinaspismos ve Hasan Efendi de KKE’den aday oldular.. Şimdilik Rodop ilinde açıklanan adaylara gelince... Milletvekili İlhan Ahmet’in partisinden adaylığı zaten kimseyi şaşırtmadı. Avukat olarak mesleğini sürdüren İlhan Ahmet, ilk olarak 2002 yılındaki yerel seçimlerde il meclis üyeliğine adaylığını koydu ve 2004 seçimlerinde milletvekili seçilerek, son üç buçuk yıldır azınlığın tek milletvekili olarak parlementoda görev yaptı. Milletvekilliği döneminde parlemento çalışmalarını bir kitap halinde toplayan İlhan Ahmet, azınlığa yönelik çalışmalarını, gelecek dönemde Karamanlis hükümetiyle sürdürmekte kararlı gözüküyor. Öteyandan İlhan Ahmet’in karşısında güçlü bir aday yer alıyor, o da son yapılan yerel seçimlerde büyük bir oy oranı alan Hacıosman Ahmet. Hacıosman Ahmet son 20 yıldır siyasetin içinde yer alan bir isim. Son yapılan yerel seçimlerde büyük bir oy oranıyla seçilen Hacıosman Ahmetin milletvekilliği adaylığı, sanırım çok kimseleri şaşırtmadı. Çünkü siyasi partiler için en önemli olan elbette adayların getireceği oy oranları.
Yeni Demokrasi partisinden adaylığı açıklanan Erdoğan Sait, eski Susurköy belediye başkanı olarak biliniyor. Erdoğan Sait 1998 yılında gerçekleştirilen yerel seçimlerde Susurköy Belediye Başkanı seçilmiş, 2002-2006 yıllarında ise, Susurköy belediyesinde muhalefet başkanlığı görevini sürdürmüştü. Mimar olarak mesleğini sürdüren Erdoğan Sait’in, son on yıldır siyasetin içinde aktif olarak yer aldığı biliniyor.
PASOK partisinden milletvekili adayı olan Rıdvan Kocamümin, iki defa il meclis üyeliğine seçilmiş ve son yapılan valilik seçimleri sonrası Rodop-Evros süper vali yardımcılığı görevini sürdürmekteydi. Hayırlı olsun ne diyelim.
Siyasi partiler aday listelerini belirledikten sonra, seçim bürolarını hazırlayarak aralıksız olarak propaganda çalışmalarını sürdürecek. Artık bundan sonra seçim tarihine kadar her gittiğimiz yerde birer milletvekili adayıyla karşılaşmamız mümkün. Fakat siz siz olun milletvekili adayları seçim konuşmalarında bazen populizme kaçsalar da dinlememezlik etmeyin. Çünkü rey vermek öyle yabana atılacak bir mesele değildir. Hele hele hatır satır işimi yaptı mecburum dememeli, ona göre. Benden söylemesi.


Yangın felaketi

Geçtiğimiz Ağustos ayının son haftasında, ülkemiz Yunanistan tarihin en büyük yangın felaketlerinden birini yaşadı. Ülkenin kırk ayrı bölgesinde eş zamanlı olarak yangınlar meydana geldi. Yangın felaketleri 65 kişinin hayatını kaybetmesine, milyonlarca dönüm ormanlık arazinin yok olmasına, yaklaşık 16 bin kişinin evsiz kalmasına ve ülke ekonomisinin yaklaşık 4 milyar evro zarara uğramasına neden oldu.
Yangınların çoğunun sabotaj ve kundaklama neticesinde meydana geldiği görüşü, gerek siyasi çevrelerde gerekse halkın genelinde hakim durumda. Yangın felaketleri sonrası bir açıklama yapan Başbakan Kostas Karamanlis, “aynı anda bu kadar çok sayıda yangının eşzamanlı olarak meydana gelmesi bir tesadüf olamaz” demesi, ülke kamuoyunda yangınların kasıtlı olarak çıkarıldığı görüşünü yaygınlaştırdı.
Yangın felaketlerinde ülkenin yetkili bütün organları harekete geçince ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi. Yangın bölgelerinde yapılan araştırmalarda yangınların kasıtlı olarak çıkarıldığına yönelik bulgulara rastlanılması üzerine sabotajcılarla ilgili bilgi verene 1 milyon evro para ödülü vadedildi. Yapılan tahminlere göre yangınların yoğun olduğu Eğriboz ve Mora yarınmadasında 100 den fazla köy tamamen yanarak kül oldu. Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni yaptığı açıklamada Avrupa Birliğinden yardım istediklerini açıkladı. Yangın mağdurlarının yaralarının sarılması amacıyla ülke genelinde bütüm kurum ve kuruluşlar yardım kampanyaları başlattı.
Muhalefet partileri ise hükümeti gerekli önlemleri almamakla ve sorumluluklarını yerine getirmemekle suçluyor. Buna karşın hükümet ise elinden geleni yaptığını ve eleştirilerin haksız olduğunu söylüyor. Yangın bölgelerinde yapılan incelemelerde ormanlık alanların yangın önlem hatlarıyla donatılmadığı ve yangınların yayılmasında bunun etkisinin büyük olduğu söyleniliyor. Bütün bunlar doğru olabilir. Hükümetlerin benzer afetlere karşın önceden ciddi önlemler almaları gerekiyor. Olası yangın, deprem ve sel gibi doğal felaketleri en az kayıpla atlatabilmek için devlet bünyesinde sürekli çalışmaların sürdürülmesi gerekiyor. Özellikle yaz aylarında yangın tehlikesi fazlasıyla artıyor. Buna karşın gerekli tedbirlerin alınması ve olası felaketlerden en az kayıpla çıkılması başta hükümetin sonra da yerel yönetimlerin en temel hedefleri arasında yer alması lazım.
Burada vatandaşlara da önemli görevler düşüyor. Toplum olarak herşeyi devletten beklemeye alışmışız. Bilinçli davranmak gerek. Yerlere sigara atmaktan tutun ev çöplerini atmada bile hayli sorumsuz davrandığımız söylenebilir. Bu konularda sorumlu ve dikkatli davranmak gerek. Bu memleket hepimizin. Gelecek kuşaklara sağlıklı temiz bir çevre bırakmak hepimizin görevi. Yangınlarda milyonlarca ormanlık arazi kül oldu. Yerlerine ağaçların yetişebilmesi için en az elli sene gerekiyor. Yani yaklaşık bir nesil. Onun için gelecek nesillere temiz bir doğa bırakmak istiyorsak bilinçli ve sorumlu davranalım. Elimizdeki sigarayı, evimizdeki çöpü, piknik amacıyla yakılan ateşi söndürürken düşünerek söndürelim. Çünkü yaşadığımız toplumda sadece devlete değil vatandaşlara da düşen önemli görevler ve sorumluluklar var.

0 yorum: