Azınlıkça
Sayı:33
Ekim 07
Hakan Mümin
Okullar açıldı; 2007-2008 eğitim-öğretim yılı öğretmenlerimize ve öğrencilerimize hayırlı olsun.
Okulların açılmasıyla ülkemizdeki milletvekili seçimleri aynı döneme denk geldi. Gümülcine’de seçmenimiz, “Azınlık iki milletvekili de çıkarabilir.” söyleviyle sandığa gitti. Ancak bir milletvekilimizi meclise gönderebildik. İlhan Ahmet’in seçilememesine doğrusu üzüldük. Ne diyeyim, “seçim sisteminin cilvesi”... İskeçe’de ise plan saat gibi çalıştı; herşey yolunda gitti. Çetin Mandacı (deyim yerindeyse) ortalığı silip süpürdü. Her iki milletvekilimize de başarılar dilerim.
Neyse... Konumuz milletvekili seçimleri değil. Ancak seçimlere de değinmeden edemezdim tabii ki. Bizim esas konumuzsa eğitim. Çok önceleri de yazmıştım, eğitimimiz kanayan bir yaramız. Yanılmıyorsam, seçim öncesi milletvekili adaylarımız eğitim sorunumuzu dile getirmediler, getirdilerse de üzerinde durmadan gelip geçtiler. Milletvekili adaylarımızdan daha çok “tütün”, “tarım”, “kadınlarımıza yönelik seminerler” gibi konuları işittik. Kalkınmamız için herhangi bir şey söylenmedi. Çağdaş yaşamın temel direği unutmayalım ki, eğitimdir. Eğitimsiz bırakılmış ya da bırakılmak istenilen çocuklarımıza nasıl çağdaş bir dünya verebiliriz? İşte milletvekillerimizin öncelikle bu konuya yatırım yapmaları gerektiği kanaatindeyim. İyi ve kaliteli bir eğitimle çağdaş dünyaya ayak uyduracağımıza inananlardanım.
Eğitim sorunumuz okullarımızda başlıyor. Öğretmen yetersizliği, öğretmenlerin yeterli derecede bilgi donanımına sahip olmayışı, dersliklerin sayıca az oluşu, bir öğretmenin aynı derslikte, aynı saat içerisinde birden fazla sınıfa ders vermesi, yani günümüzde hala birleştirilmiş sınıfların bulunması gibi sorunlar eğitimimizi etkilemektedir. Bunlara çözüm ya da çözümler aranmalıdır. Herşeyden önce milletvekillerimiz yalnız ve yalnız eğitim sorunumuzla ilgilenecek “eğitimci” kişi ya da kişileri yanlarına alarak bu işe başlayabilirler. Tercihleri de genç insanlar olsun. Bakın, Karamanlis genç bir bakanı “eğitim bakanı” yaptı. Hem de bizim bölgemizden: Evripidis Stilianidis.
Hem şunu da düşünmeliyiz; yaşını başını almış “eğitimciler” yıllardır bu sorunla boğuşuyorlar, ama netice alamıyorlar. Küreselleşmekte olan bir dünyada olayları tek yönlü değerlendirmek ya da eleştirmek, öyle zannediyorum ki, çağımızda en büyük yanlış olur. Bugün Batı Trakya Yüksek Tahsilliler Derneği’ne üye yüzün üzerinde genç eğitimciler var ve bir o kadar da kayıtlı olmayanlar var. Yani elimizde genç eğitimciler olmasa diyeceğim ki, kader böyle yazmış... Ve kaderimize küseceğiz, ellerimizi havaya kaldıracağız, teslim olacağız. Ya da başka türlü değerlendirelim; suyumuz var, unumuz var, mayamız var, fırınımız var ama biz ekmek yapamıyoruz. Neden?.. Çünkü biz parmağımızın arkasına saklanmayı çok iyi biliyoruz da ondan.
Neyse... Yukarıdaki yazdıklarım yalnız bir düşüncedir. Milletvekillerimiz söylediklerimizi uygular ya da uygulamaz, onlar bilir.
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı dedik. Başladı başlamasına da, okullar açılır açılmaz iki günlük seçim tatili, ardından Ramazan Bayramı ve geçen gün bakıyorum çocuklar geziye gidiyorlar. Birkaç gün sonra da “28 Ekim Yortusu”... Bir ay içerisinde aşağı yukarı on gün tatil, hafta sonlarını çıkardığımızda da aşağı yukarı on, on beş gün ders. “Avea” reklamındaki gibi “oh be!..” Okullar başlar başlamaz çocuklarımız çok yoruldular ve dinlenmeye ihtiyaçları var. Aslında “sistem” onları yoruyor va aynı zamanda da dinlendiriyor. İnanın bu sisteme ayak uydurmak beni de yoruyor, eminim sizi de yoruyordur. Ama biz öyle de olsa, böyle de olsa çalışıyoruz.
Ha!.. Unutmadan söyleyeyim; bu sene kış çetin geçecekmiş. Metereoloji öyle diyor. Soğuklar erken gelecekmiş ve kar erken düşecekmiş. Yine okullar tatil olacak, öğrenciler haftalarca hatta aylarca okula gitmeyecekmiş. Şaka, şaka... Niçin böyle bir şaka yapmak istedim, biliyor musunuz? Geçenlerde bir öğretmen arkadaşla sohbet ediyordum ve inanmayacaksınız öğretmenlerimiz hangi gün, ne zaman tatil olacağını belleklerine yerleştirmişler ve daha ilginci de, yıl boyunca kaç gün ders yapılacağını şimdiden daha hesaplamışlar. Ben de bu şakayla onlara bir cevap vereyim dedim.
“Kaliteli bir yaşam için önce kaliteli bir eğitim.” Bu bizim sloganımız olsun. Böylece eğitim konusunu daha ciddiye alır ve daha ciddi işe sarılır, problemi çözme yollarını da öğrenmiş oluruz; “azınlık” olarak, “toplum” olarak.
Geçmiş bayramınızı kutlar, sağlık dolu günler dilerim. Yeni eğitim-öğretim yılında öğretmen ve öğrencilerimize başarılar dilerim. Görüşmek üzere...
Yeni bir eğitim-öğretim yılı
Etiketler: Hakan Mümin
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder