... ve Annem Okşarken Saçlarımı



Azınlıkça dergisi
Sayı:36
Kubbealtı
Hakan Mümin



Bir dönemler (bu dönemi “ümit” dönemi diye adlandıralım) memleketimde birileri, “sivri” zekalarıyla Batı Trakya Azınlığı Yazarlar Derneği kurma gibi bir girişimde bulunmuşlardı. “Baltalama” kod adıyla... Sahi!.. Ne oldu bu derneğe, kuruldu da bizim mi haberimiz olmadı?.. Yoksa, Ümit Yardım’ın gözünü boyamak için miydi tüm bu telaş? Bilemiyorum. Herhalde birileri çıkıp bizi aydınlatabilir bu konuda.
Yine bu “ümit” döneminde yazarlar derneği kurma hevesiyle birçok kitap yayınlandı memleketimde ve Mustafa Çolak’ın şiir kitabı haricinde, bu yayınlanan kitapların hiçbirinin “edebi” değeri yoktu. Bu kitaplar birilerine “hoş görünmek” için ve bir yerlere “yamanmak” için yazılmıştı. Mesela bir yerlere sekreter alınması için, falan filan... Oysa sekreterlik için başvuracak adayların çok güzel Türkçe, Yunanca ve orta seviyede İngilizce bilmeleri ve ayrıca da çok iyi bilgisayar kullanabilmeleri gibi başvuru koşulları vardı galiba, aklımda iyi kalmışsa. Panoda böyle bir ilan asılıydı, galiba. Ne garip değil mi? “İnsan kendisiyle alay edebilir mi?” diye sorasım geliyor kendi kendime ama, bizim bu işte “bir numara” olduğumuzu hatırlıyorum hemen. Bu tür “devlet işleri” bizde maskaralıktan ibaret, o kadar...
Neyse... Ümit Yardım gitti. Kitap basma işi de bitti. Tık yok. Belki de “ümit”in gidişine sevinmiş olanlar da vardır bunların içlerinde. Çünkü “baskı altında” kitap hazırlamak çok zor olsa gerek. Özellikle de derlemeleri derlemek... Bütün bu yapılanlardan sonra şu tez ortaya çıkıyor; “Bir işi kendimiz istediğimiz için değil de, başkası ya da başkaları istedi diye yapmak.” Bunu başka türlü de diyebiliriz; “Kendimiz için değil, başkası ya da başkaları için var olmak.”
Şimdi size bir kitaptan söz edeceğim. Baskı altında yazılmamış bir kitaptan. Öylesine zevkle yazılmış bir kitap bu. Kitabın adı; Annem Okşarken Saçlarımı. Kitap bir şiir kitabı. Rahmi Ali bu şiirlerini torunu Cihangir’e yazmış. Ama bu şiirleri bütün çocuklar ve çocuk gibi hissedenler de okumalı. Bu kitabıyla Rahmi Ali bir kez daha Batı Trakya’da çocuk edebiyatının var olduğunu anımsatıyor, bizlere. Yazar daha önce de, “Ay ile Güneş” yapıtıyla bu dalda eser vermişti.
Çocuk edebiyatı bizim bu topraklarda pek gelişmiş bir alan değil. Hatta hiç gelişmemiş desek daha iyi olur. İlgi uyandırmamış bizde bu. Çünkü bizler vakıflarımızı, müftülük meselesini düşünmekten, çocuklarımıza zaman ayıramaz olduk, onları dışladık. Böylece de, Batı Trakya’da çocuk edebiyatı dediğimizde birkaç çocuk dergisini kaynak olarak gösterebiliriz, o kadar. Bir de yayınlanan birkaç kitap var; Asım Haliloğlu’nun, Aliriza Saraçoğlu’nun, Hüseyin Alibabaoğlu’nun ve Rahmi Ali’nin... A. Haliloğlu ve A. Saraçoğlu hayatta değiller. Rahmi Ali yazmaya devam diyor. Yazar, “Şafak” dergisi kapandıktan sonra bile kalemini bırakmamış. İnsan emekliye ayrılınca doğal olarak torunu ya da torunlarıyla ilgileniyor. Yapacak başka işi olmuyor, hele gene tarlası, bahçesi yoksa.
Evet, Ay İle Güneş’ten sonra Annem Okşarken Saçlarımı... Körpecik, taptaze bir kitap. Şiirlerle dolu bir kitap... “Ah keşke çocuk olsam.” dedirten şiirler... Sayın Rahmi Ali, “Torununuzla birlikte çocuklaşmışsınız.” desem, yanlış mı söylemiş olurum? Hani derler ya, insan belli bir yaştan sonra çocuklaşır. Şiirlerinizde “çocuklaşma”nız, şiirlerinize ayrı bir güzellik, ayrı bir anlam katmış. “Bir 10 Kasım Günü” başlıklı şiirinizdeki duygularınızın bir ömür değişmediğini seziyorum; çocukken de şimdi de içinizde bir Ata sevgisi... Hani bugün birçoğumuzun benimseyemediği bu sevgiyi, siz “onsuz” olmaz diyenlerdensiniz. Ne mutlu...
Rahmi Ali, “Zor İş” adlı kitabıyla elde etmiş olduğu “edebi başarıyı”, bu kitabında da yakalayacağına inananlardanım. Bu kitap, çocuk şiirleriyle dolu “basit” bir kitap değildir. Kitapta yer alan şiirler kitaplardan, leyleklerden (hani bize hep derlerdi ya, “Seni leylek getirdi.”diye, işte o leyleklerden değil...), kaplumbağalardan, ana sevgisinden, bulutlardan, martla gelen ilkbahardan, okuldan, bayramlardan, Batı Trakyalı Alilerden, çocuk olmaktan, Atatürk’ten, öğretmenlerden, uluslardan vs. söz ediyor. Kısacası, insanı çocukken bile kültürümüzle yüz yüze getiren şiirler var bu kitapta. “Çocukken olgunlaşmak” düşüncesiyle yazılmış şiirler bunlar...
Çocuk edebiyatımıza böyle güzel bir şiir kitabını kazandırdığınız için sizleri kutlarım, sayın Rahmi Ali. Umarım bu iş burada kalmaz, devamı da gelir. Tebrikler.
Şimdi, müsaadenizle kitapta yer alan şu dizelerle yazımı noktalamak istiyorum.

...
Annem bırakmasın şafak vakti
Atlayıp bir çorbacının ırgat arabasına
Beni öksüz gibi, sıcak yatağımda
...

0 yorum: